4C1H Çalışan Deneyimi Danışmanlık ve Ajansı olarak başladığımız noktadan beri insanı anlamanın ve anlamın peşindeyiz. Bizim hedef kitlemiz kurum kültürünü oluşturan insanlar. Bu kişilerin istekleri ve öz değerleri, şirketin değerleri ve hedefleri ile uyuyor mu sorusundan hareketle, ihtiyaçları tespit etmek ve onlara göre projeler geliştirmek üzerine çalışıyoruz.
“İnsanın derdi anlaşılmak, meselesi kendi anlatmak”
Bu projeleri hayata geçirirken bu cümleyi hatırlamayı çok seviyorum.
Kendimizden pay biçelim, illa şirket olarak düşünmeyelim, ailede, eş, dost, sevgilide, iş hayatında, her yaşanılan ilişkide kendimizi yeteri kadar ifade edebildiğimiz sürece iyi hissederiz. İfade edebilmemizin, yani anlatabilmemizin en önemli basamağı ise karşımızdakinin bizi anlayabilme seviyesinde olmasıdır.
Bunun için 2 duygu çok kritiktir bana göre.
İlki ve başlangıç noktası ise güvendir.
Güven kelimesinin TDK’daki anlamına baktığımızda ilk anlamı olarak, korku, çekinme ve kuşku duymadan inanma ve bağlanma duygusu tanımı ile karşılaşıyoruz.
Güven sayesinde, kendimizi güvende hissediyor, korkmadan, kendimizi ifade edebilme konusunda ilk adımı atmış oluyoruz. İkinci anlamı ise; yüreklilik ve cesaret.
Artık kendimizi ifade etme alanımız açıldı, artık cesur bir şekilde kendimizi ifade edebiliriz çünkü temelde güven varsa cesaret onun tetikleyici duygusudur. Yine kendimizden pay biçelim, kendimize duyduğumuz güven üzerine biraz düşünmenizi isterim. Hangi alanda kendimize güveniyorsak o alanda cesaret etme potansiyelimiz yükselir.
Peki, ifade ettik, aklımıza gelen her konuyu, duyguyu anlatmamız, ifade etmemiz doğru mu?
Burada ikinci kritik duygu ortaya çıkıyor: Empati.
Empatinin TDK’daki anlamı ise; duygudaşlık.
Buradaki asıl hedef kendimizi karşımızdakinin yerine koymak değil, onun hissettiği duyguyu hissedebilmektir. Yani o şartlar altında ben ne hissederdim, şimdi bunu nasıl ifade etmeliyim sorusuna yanıt bulmaktır.
Neden bu iki duygudan bahsettim?
4C1H olarak çalışan deneyimi, kurum kültürü, işveren markası, iç iletişim konularında 7. yılımıza girmemize çok az kaldı, benim ise kariyerimde yaklaşık 14. yılım. İş hayatım boyunca bu alanlarda gördüğüm tek ve en önemli konu, karşımızda kim varsa, çalışan, yönetim ekibi, CEO vs fark etmeksizin, ilk önce onları dinleyip onları anlayıp ortak düzeyde buluşturup, şirket vizyon ve hedefine uygun olarak bir rota çizilmesidir.
Ve böylece ortaya çıkan kültürde şirketin hedefine giden yolda vizyonla aynı paydada buluşmak en önemlisidir. Bunu yaparken yaptığımız analiz, odak grup ve 1-1 görüşmelerde, güven ve empatinin varlığını esas alırız. Buna dayalı ve bu iki duygudan doğacak duygularla beslenen soruları sorarız.
Peki ortaya çıkan kültür ne demektir? Kültür, insanların başarılarının yanında başarısızlıklarını da deneyimleyebilecekleri, organizasyonun değerleriyle doyumlu bir şekilde yaşayabilecekleri, güvenli bir ortamda potansiyellerini geliştirmelerine yardımcı olan bir inanç sistemidir.
Buradan da hareketle her gün artan bir hızda tüm iş ortaklarımızın ekipleri için güçlü bir deneyim ve kültür kurmaya devam ederken, kendi söküğünü dikemeyen terzilerden olmak istemedik; kendi kültürümüzü de 4C1H ekibi olarak güçlendirmek istedik. 4C1H olarak büyüdükçe ekiple birlikte yenilediğimiz kültürü çok yakında sizlerle de paylaşacağız.
Hanna Nita Scheler’in öğreticilerinden biri olduğu “Gestalt” bakış açısında insan, kendi ihtiyaçlarının ve çevrenin sunduklarının farkına vararak bu ikisini en optimum şekilde buluşturacak şekilde davranır. Gestalt, “İhtiyacın, çevrenin ve optimum buluşmanın nasıl tanımlandığı, çeşitli inanç zeminlerine göre farklılık gösterir.” der.
Umarım hepimiz kendi inanç sistemimiz ile uyumlu kültürlerde yaşayabilir ve çalışabiliriz.
Başta söylediğim gibi bunun için güven ve empatinin olmadığı yerlerde dolanmamanızı, ne çalışma hayatı, ne aile, ne sevgili, eş dost o duyguları hissetmediğiniz hiçbir yerde kalmamanızı dilerim.
Haydi kendimize şimdi cesurca soralım!
Hayatımın her hangi bir yerinde güvende miyim?
Ve empati yapabilen insanlar hayatımda mı? 😊
Sevgiler
Pınar Yarar
4C1H Kurucu & Kültür Tasarımcısı
Birçok kişinin ve farklı kültürlerin bir arada olduğu çalışma ortamı içinde herkesin aynı şeye inandığı bir ahlak anlayışı yaratabilmek mümkün mü? Evet mümkün! Yazdığımız adımlarla etik bir kültür anlayışı yaratarak…
Uzaktan çalışma disiplini, çalışan deneyimi penceresinde çok yeni bakış açıları kazandırdı. Artık yapılması gerekenler, üzerine düşünülmesi gerekenler çok daha farklı. Bu durumun hem artıları hem eksileri var. Birçok araştırmadan çıkan verileri derledik.
Uzaktan çalışmanın hayatımıza girmesi ile artık bırakmamız gereken alışkanlara bir göz atalım!
Dünya Değerler Günü'nde değerinizi fark edin!
“Az çoktur” yani daha bilinen haliyle “Less is more” tabiri, genellikle mimaride, artık indirgenemeyecek kadar güzel bir şey yaratmak anlamına geliyor. Bu elbette günümüzde bir yaşam tarzı halini aldı ve bu sözden öğreneceğimiz çok şey var!
Uzaktan çalışma kültürü hayatımıza iyice yerleşmişken ve koltuğundan ayrılmaya pek de niyeti yokken, iş dünyasındaki dijital varlığımızı daha görgülü ve saygılı hale getirmek için birkaç ayrıntıyı sizlerle paylaşmak istedik.
Suadiye Mahallesi Bağdat Caddesi
No:399/B K:1 D:1
Kadıköy/İstanbul
You may contact us via hello@4c1h.com
or by filling the form below: