Şu tartışmasız bir gerçektir ki, unvanı, yaşı, cinsiyeti ne olursa olsun tüm çalışanlar, ofise her gün duyguları, düşünceleri, sorumlulukları, endişeleri, mutlulukları ve mutsuzlukları ile birlikte geliyor. Bu da, o çalışanın gün boyu gösterdiği performansı, diğer ekip arkadaşları ile kurduğu ilişkileri ve çalıştığı kurumu nasıl gördüğünü etkiliyor.
Hepimiz için, ‘aile’ hayatın kilit faktörlerinden biri. Hal böyle olunca, aile ile kurduğumuz ilişkilerin biçimi de, çalışanın performansını etkiliyor. İşte bu noktada, ‘aile dostu’ bir kurum kültürü yaratmanız, çalışanlarınızı sadece birer çalışan olarak değil de duygu ve düşünceleri ile birer ‘insan’ olarak kucakladığınızı gösterecektir. Aile piknikleri düzenlemek ve/veya çocukları ofise davet etmek gibi aktivitelerden daha derin bir şekilde bu konuyu ele almak, aile dostu kavramını bir şirket politikası haline getirmek ve bunları duyurmak vazgeçilmeziniz olmalı. Eğer bu konuyu ciddi bir şekilde ele almazsanız, çalışanlarınız, ailelerini ön plana alan politikalara sahip başka şirketlere geçmek için çok fazla vakit kaybetmeyecektir.
Doğum İzni Süreçleri
Kadın (ve hatta imkanlar dahilinde mümkünse erkek) çalışanlara verilen doğum izinlerinde esnek olunması, şirketinizin aile dostu kimliğini bir değer olarak en önde taşıdığının en önemli göstergelerinden biri.
İster büyük ister küçük ölçekte bir şirket olun, doğum izni konusundaki maddi & manevi yaklaşımlarınız, yeni yetenekleri çekmede de oldukça etkileyici basamaklardan biri olarak karşınıza çıkacaktır.
Erkek adaylara da yasal izinlerinin dışında esnek davranmak, kadın adaylara süt izinleri konusunda anlayışlı ve bonkör davranmak kurumunuzu rakiplerinden ayrıştıracak ve çalışan memnuniyetinde sizi üst sıralara taşıyacaktır.
Okulun İlk Günü & Karne Günü İzinleri
Çocuklu aileler için okul ile ilgili etkinlikler önemli zaman dilimleri içinde yer alıyor. Bu noktada, çalışanlarınıza çocukları ile gönül rahatlığı ile bu anları paylaşacak esnekliği tanıyıp tanımadığınız, aile dostu kimliğinizin turnusolleri arasında yer alıyor.
AvivaSA, Penti, sahibinden.com gibi şirketler, okulun ilk gününde tüm velilere yarım / tam gün izin vererek, bu önemli günlerde onların heyecanlarına ortak oluyor, kalpten bir bağ kuruyor. Bu gibi kurum kültürü yaklaşımları, çalışan bağlılığına artırmada büyük bir rol oynuyor.
Bu gibi izinlerin dışında, haftada bir ya da iki gün home-office teklifinde bulunmak da yine aile dostu kurum kültürü projelerine iyi birer örnek olarak gösterilebilir. İlaç sektöründe hizmet veren Gilead Sciences Türkiye’de, çalışanlar haftanın iki günü evden çalışma konforuna sahip. Bu şekilde ev ve iş dengesi düzenlenirken, yaşam kalitesi yükselen çalışanlar daha da motive oluyor.
Yan Haklar ve Çocuk Bakımı
Çocuk bakımı maddi ve manevi açıdan oldukça zorlu bir yolculuk. Care.com’un yaptığı bir araştırmaya göre, çalışanların %69’u, çocuklarının bakım, okul ve gelişim masraflarını karşılamada zorlanıyorsa, mevcut işinden ayrılma kararı alabiliyor.
Bu noktada, çocuk bakımı ile ilgili yan haklar paketlerinin genişletilmesi, ofis içinde mümkünse kreş desteği gibi imkanların sağlanması aile dostu kurum kültürü imajına önemli katkılar sağlayacaktır.
Unutulmaması gereken konu şu ki, aile dostu kavramı çok daha geniş bir açıdan ele alınması gereken bir konu. Yönetim ve çalışanların el ele yürüyeceği bu yolculukta herkese farklı farklı rol ve sorumluluklar düşüyor: Üst düzey liderler, konu ile ilgili politikaları pratikte de kendi özel hayatlarında kullanarak rol model olmalı, yöneticiler ekip arkadaşları ile her zaman açık iletişim içinde olmalı, çalışanlar da bu kültürü sahiplenerek ve birbirleri ile paylaşarak sürdürülebilirliği sağlamalı.
the 4C1H team
Bir saate sığdırılmaya çalışılan üç saatlik gündemler, birbiriyle kesişmeyen fikirler ve sonunda “bunu sonra tekrar konuşalım” cümlesi... Çoğumuz bu döngüye aşinayız.
Belirsizliğin giderek arttığı dönemlerde çalışanların motivasyonunu yüksek tutmak, şirketlerin güçlü kalabilmesi için olmazsa olmaz.
Günümüzde teknoloji hızla ilerliyor, yapay zekâ ve otomasyon neredeyse her işin bir parçası haline geldi. Artık pek çok işimizi bu teknolojik yardımcılarla daha hızlı ve verimli yapabiliyoruz. Ama ne olursa olsun, iş hayatının merkezinde hala insana özgü
Gün içinde kendimizi akışa kaptırıyoruz. Uzayıp giden yapılacaklar listesi, bitmek bilmeyen toplantılar ve yetişmesi gereken işler arasında kendimizi bir döngüye sıkışmış gibi hissetmek oldukça normal.
İK ekipleri, iki farklı kuşağın arasında kalmış durumda, adeta bir köprü kurma sanatıyla uğraşıyor. Bir tarafta detaylı raporlar ve düzenli toplantılar bekleyenler, diğer tarafta kamerası kapalı toplantıya katılanlar…
Hikaye anlatıcılığı, insanlarla güçlü bir iletişim ve bağlantı kurmanın etkili yöntemlerinden biri. Aynı zamanda, her beceri gibi, yeterli ilgi ve çalışmayla geliştirilebilen bir beceri.
Suadiye Mahallesi Bağdat Caddesi
No:399/B K:1 D:1
Kadıköy/İstanbul
Formu doldurarak veya
hello@4c1h.com email adresi ile bize ulaşabilirsiniz.