Her insan bu dünyada neden bulunduğu sorusunun cevabını yıllardır arıyor, keşfetmeye çalışıyor.
“İnsanın Anlam Arayışı” kitabını okurken denk geldiğim şu cümle, hayatın her alanında anlamlı olanın ne olduğuna karar vermemiz gerektiğine ve bunu seçme yeteneğine sahip olduğumuzu çok güzel açıklıyor.
“İnsan her an, ister en iyisi olsun, ister en kötüsü, varlığının anıtını oluşturacak kararları vermek zorunda.”
Kitabın yazarı Viktor Frankl ise bunu “insanın en önemli özgürlük hakkı” olarak tanımlıyor.
Peki şimdi biraz genelden özele inelim… Günümüzün en az 8 saatini harcadığımız mesleklerimizdeki anlam arayışı hakkında konuşalım şimdi de.
McKinsey & Company’nin 2022’de yaptığı bir araştırma, çalışanların %70'inin kişisel amaçlarının işleriyle belirlendiğini ve bu iş anlamlı geldiğinde daha iyi performans gösterdiklerini, kendilerini çok daha fazla adadıklarını ve iş değiştirme ihtimallerinin yaklaşık yarısına kadar düştüğünü gösteriyor. Z kuşağı arasında yapılan bir diğer araştırmada ise, çalışanların %70'i amacın ücretten daha önemli olduğunu belirtiyor.
4C1H’nin H’si “Human”. Yani biz de attığımız her adımda odağımıza insanı alıyor, onu anlıyor, dinliyor, onun değerini ve anlamını ortaya çıkarıyoruz. Biz bunları yaparken siz liderlerin çalışanlarınızın işlerini nasıl daha anlamlı hale getireceğinizi konuşalım mı biraz da?
Anlamsızlık duygusu genellikle çalışanın önemli olduğunu düşündüğü şey ile şirketin önemli olduğunu düşündüğü şey arasındaki kopukluktan kaynaklanıyor. En başından şirketinizin neyi temsil ettiğini belirleyin ve değerlerinizle örtüşen kişilerle ilerleyin. Çünkü zorluklarla karşılaşıldığında motivasyon kaynağı her zaman benimsenen değerler olacaktır.
Her bireyin kişisel olarak neyi anlamlı bulduğunu öğrenmenin zamanı geldi! Ortak paydada buluşmak adına en başta atılması gereken adımlardan birisidir.
Helsinki Üniversitesi araştırmacıları Frank Martela ve Anne Pessi, çalışmanın bir amaca yönelik olduğunu hissetmek için, çalışanların kendisinin ötesinde bir şeyi, genellikle diğer insanları nasıl olumlu etkilediğini görmesi gerektiğini keşfettiler. Ancak hepimiz tempolu iş hayatlarımızda sadece işlerimizi yapmaya odaklanıyor, emeklerimizin meyvesini görmeyi kaçırabiliyoruz. İşte bu noktada liderler büyük bir rol oynuyor!
Her gün sadece size söylenen bir işi yaptığınızı düşünün. Hiçbir katkı sağlamadan yalnızca söylenenleri yapıyorsunuz ve sürekli olarak kontrol ediliyorsunuz. Bu gibi katı kurallar çalışanların da işlerinde anlam bulmalarına engel olacağı gibi yaptıkları işi sorgulamalarına neden olacaktır. Sürekli kontrolden ve gereksiz protokollerden kurtulmak, esnek çalışmayı artırmak bu engeli kaldırmanın yolları olarak sayılabilir.
Liderler çalışanlarını motive etme çabasıyla daha fazla görev eklemek yerine, kendilerini tatmin eden işlereyönlendirmek için fırsatlar sağlamaya çalışmalıdır. Örneğin, bir çalışan müşterilerle etkileşimde bulunmaktan memnuniyet duyuyorsa liderler bu kişilerin müşterilerle olan temaslarını artırmanın yollarını bulmalıdır.
Şirket hedefleri, projeler, gelişim alanları ve hatta kurum kültürü. Bu gibi konularda ekibinizin fikirlerini alarak sürece dahil etmek, uygulamaları için harekete geçirmek oldukça değerli.
Yardımlaşmanın ve yarar sağlamanın verdiği güç sayesinde bireysel olarak çalışanlarınızın iyi hissetmeleri, katkılarıyla hayatlara dokunmaları kurumlarına bakış açısını olumlu olarak değiştirecektir.
Yetenek ve kariyer gelişimi için imkan sağlamak, çalışan bağlılığını artırdığı gibi kişilerin çalıştığı yerlerde geleceklerini görmelerini sağlayacaktır.
İyi yönleri parlatmak, gelişim alanlarını belirlemek iki taraflı ilerlemenin en güzel yollarından biri! Bunun için çalışanlarınızla düzenli olarak 1-1 görüşmeler yapmaya özen gösterin.
Desteğe ihtiyacınız olursa beraber güzel hikayeler yazmak için her zaman buradayız! :)
Pelin Teksin
Content & Account Manager
İlhamın nereden geleceği belli olmadığı gibi, belirli bir süreçten geçip son işe dönüşme şekli de eminim ki herkes için oldukça değişkendir.
Son araştırmalar, toksik kültürün çalışanların işten ayrılmalarındaki en önemli nedeni olarak tükenmişlik ve düşük ücretin üstünde yer aldığını gösteriyor.
Ne kadar sıcak ve kurak olursa olsun iflah olmaz bir yaz mevsimi fanatiğiyim.
Takım dediğimizde aklımıza birçok şey geliyor. Futbol, basketbol, şirket çalışanları…
Bugünün rekabetçi dünyasında sahip olunan bilgi, ne pahasına olursa olsun korunması, hatta tecrit edilmesi gereken bir 'nesne' halini aldı. Sosyal medyanın sonsuz akışında bildiklerini cömertçe, yapılandırarak ve yeniden üretilmesine olanak tanıyarak payl
Belirsiz ve zor zamanlardan “hala” geçmeye devam ediyoruz. “Hala” diyorum, 2020 pandemiden beri, bu birkaç kelime ile o kadar çok cümle kullandım ki…
Suadiye Mahallesi Bağdat Caddesi
No:399/B K:1 D:1
Kadıköy/İstanbul
Formu doldurarak veya
hello@4c1h.com email adresi ile bize ulaşabilirsiniz.