BLOG
31 Ekim 2019 Perşembe

Bana balık verme, balık tutmayı öğret!

Bana balık verme, balık tutmayı öğret!

1980’lerde başlayan, son 10 yılda ise giderek yükselişe geçen, globalde ‘knowledge workers’, dilimizde ‘bilgi işçileri’ olarak çevrilebilecek bir akım, giderek daha görünür oluyor.

1991'de Amerikalı ekonomist, profesör, yazar ve politik yorumcu Robert Reich tarafından 'parmakları mouse üzerinde, düşünceleri uzayda olan' şeklinde tanımlanmış bilgi işçileri. Bugünse, günlük rutinlerinin dışına çıkmak, yaratıcılıklarını konuşturmak, yeni neler yapılabilir diye araştırmak ve kendilerini sürekli olarak geliştirmek, kısacası ‘yaşamını düşünmek’ isteyen beyaz yakalı çalışanlar için kullanılan bir tabir. Üstelik bilgi işçilerinin sayısı giderek artıyor.

Yükselen bu trendin gerisinde kalmamak ve çalışan isteklerine doğru yanıtlar verebilmek için bu kişileri yönetmek yerine onların büyümesine izin vermek en doğru seçimlerden biri olacaktır.

Bakalım bilgi işçilerinin gelişimine ne yaparak destek olabilirsiniz?

İşte size yol gösteceğini düşündüğümüz birkaç adım...

Yaratıcılıklarını kullanmalarına izin verin!

İstekli bir çalışanın, şirketine küsmesi en istenmeyen durumlardan biridir. Bunun önüne geçmek için, kişiye yeni alanlara girmesi için ona fırsat vermekten, yeni deneyimler kazanması için kendisini teşvik etmekten kaçınmayın. Özgür alanlar ve seçim şansı bırakılan kişilerden çıkacak fikirler de oldukça yaratıcı ve şirketi de besleyici olacaktır.

Performans görüşmelerine önem verin!

Performans görüşmelerinin, çalışanların değil de işverenlerin yararına olduğunu savunan yaygın inanışı bozmak ve çalışanların kalbine dokunmak oldukça önemli. Çalışanlar, bu gibi görüşmelerde bir karne ile karşılaşmaktansa, daha özel ve birebirde gerçekleştirilecek görüşmelerde gerçek bir iletişim kurmak istiyorlar. Çalışanların ne düşündüğüne, ne planladığına önem veren ve bunu dinleyerek aksiyon planları hazırlayan kurumlar, önümüzdeki yıllarda ön sıralara geçecek.

Hedefler, en önemli rehberiniz olmalı!

Çalışanlar ve yöneticiler arasındaki ilişkilerde ve iş süreçlerinde, hedeflerin net çizilmesi, çalışanların zaman planlamalarını buna göre yapmaları, iç motivasyon açısından oldukça önemli. Somut, sürdürülebilir ve mantıklı hedefler ile karşılaşan çalışanlar, kendilerini geliştirecek konuları daha rahat bulabileceklerdir.

Takım ruhuna önem verin!

Her yönetici, çalışanlarının, otonom, kendi kararlarını verebilen ve inisiyatif alabilen bireyler olmalarını desteklerken, ekipler içindeki takım ruhunu da desteklemeye önem vermeli. Tek bir lider altında yollarını bulmaktansa, ekip ruhu ile ilerleyen ve herkesin birbirinden beslenebildiği bir ortam yaratmak oldukça kıymetli.

Çalışan gelişimine yatırım, şirkete yatırım!

Bir araştırmaya göre, çalışanların %94’ü, eğer şirketi kişisel gelişimine yatırım yaparsa, oraya karşı kendini daha sadık hissettiğini söylüyor. Yaratıcılığı ve ifade özgürlüğünü destekleyen şirketlerde hem mali büyüme hem de çalışan bağlılığı doğru orantılı olarak artıyor.

Özetle, günümüzün beyaz yakalı çalışanlarının çoğu, sınırları zorlamak, kıymetli hissetmek, hatalardan öğrenmek ve takdir edilmek istiyor.

Yönetilen değil, geliştirilen çalışanlar olarak ele alınmak istiyorlar.

 

the 4C1H team

 




Blog Yazıları

İletişim

Suadiye Mahallesi Bağdat Caddesi

No:399/B K:1 D:1

Kadıköy/İstanbul

 

Formu doldurarak veya
hello@4c1h.com email adresi ile bize ulaşabilirsiniz.




    LinkedIn’de takip et     Youtube'da takip et     Instagram'da takip et
up