Geçen günlerde analitik psikolojinin kurucularından Carl Gustav Jung’un insanların psikolojik özelliklerinin kurdukları ilişki şekillerine yön vermesiyle ilgili fikirlerini okudum. Bu fikirleri okuyup etkilendikten sonra bir an içimden dünyanın en düz yorumlarından birini yaptım; “binbir çeşit insan var arkadaş…”
İzninizle bu düz yorumumu alıp bu yazımın temeline de oturtmak istiyorum. Düz bile olsa doğru bir yorum bence. Jung bile aynı şeyi söylüyor temelde. Gerçi o binbir çeşit demiyor, psikolojik özelliklerimize göre kurduğumuz ilişkilerden yola çıkarak 4 çeşit insan vardır diyor. Onlar da şöyleymiş:
-İlişkide algılama yetisini kullananlar: İlgileri algılarıyla bağlantılı olan, “şimdiki zaman” insanları… Gerçekçidirler ve anı yaşamak isterler.
-Sezgilerini kullananlar: Yaptıkları işin, ilişkinin anlamıyla ilgilenirler. Soyut kavramlara ve karmaşık konulara ilgi duyarlar.
-Düşünme yetisini kullananlar: Neden – sonuç ilişkisi kuran, planlı ve programlı insanlardır. Hayatlarının her alanında mantıksal tutarlılığı savunurlar.
-Duygularını kullananlar: İlişkilerinde uyum içinde olmayı önemserler. Takdir eder ve aynı zamanda takdir beklerler. Yardımseverlik onlar için çok önemlidir.
İş dünyasının temellerinden biri de insan ilişkileridir. İlişkilerini farklı çerçevelerden kuran insanların bir arada çalıştıkları bu dünyada bir çalışan deneyimi modeli oluşturmak oldukça zor görünüyor öyle değil mi? Elbette çalışanların ince elenip sık dokunarak seçildiği yerlerde veya küçük işletmelerde size en uygun insan modelini seçebilirsiniz. İnsan ilişkilerine hep aynı pencereden bakan, benzer psikolojik özelliklerden insanlarla uyumlu bir ekip oluşturabilirsiniz. Ama bu ne kadar sürebilir veya ne kadar faydalıdır? Bu durum işe alım süreçlerinizi çok uzatabilir, ekibinize katkı sağlayacak farklı görüşlere sahip insanlardan yararlanamamanıza sebep olabilir.
Eninde sonunda ilişkilere farklı pencerelerden bakan birçok insanı bir araya getirmek zorunda kalacaksınız. İşte bu durumda sabit bir çalışan deneyimi modeli oluşturup herkesin bu modelden aynı şekilde etkilenmesini beklememelisiniz. İnsan ilişkilerinde bile herksin beklentileri ve tercihleri bambaşka oluyor. Çalışan deneyiminde de elbette böyle olacaktır. Bu yüzden çalışan deneyiminizi tasarlarken esnek bir model oluşturmaya özen göstermelisiniz.
Bu açıdan baktığımızda iş dünyasında herkesi memnun etmek gerçekten çok zor! Çünkü yazının başında dediğim gibi; binbir çeşit insan var. Ancak o insanların hepsine bir şekilde dokunacak bir çalışan deneyimi oluşturmak gayet mümkün.
Cengizhan Babacan
Copywriter
Kültürün iş yaşamı üzerindeki etkisini, Fransa’dan Japonya’ya farklı ülkelerin işe yaklaşımları üzerinden inceleyelim.
Diderot Bütünlüğü’ne göre, satın aldığımız her bir parça bizim kimliğimizin bir parçası haline gelir ve bu parçalar ile uyumlu olmayanları değiştirme eğilimine gireriz.
Geçtiğimiz hafta sonu 4C1H’nin 8. yılını kutlamak için bir aradaydık. Bu artık bizim için gelenek haline gelmiş bir buluşma.
"Çalışan için, çalışana rağmen" uygulamalar geliştirmek yerine, "çalışan için, çalışanın ihtiyaçlarına göre" bir deneyim tasarımı için, kavramın en az kendisi kadar sade başka bir anahtar var: Geri bildirim.
100 yıl önce bu zamanlarda Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde halkımız zor bir mücadelenin egemenliğini kazandı.
İş ilanları ve açık pozisyonlar şirketlere her gün iş kaybına neden olabilir. SEO'nun inanılmaz bir fark yaratabileceği yer burasıdır!
Suadiye Mahallesi Bağdat Caddesi
No:399/B K:1 D:1
Kadıköy/İstanbul
Formu doldurarak veya
hello@4c1h.com email adresi ile bize ulaşabilirsiniz.