Hayatta olduğu gibi şirketlerde de güven temel bir duygudur. Çalışanların ekip arkadaşlarına ve iş yerlerine duydukları güven; onların daha yaratıcı, çözüm odaklı ve verimli olmalarını sağlayan önemli bir faktördür.
Peki, şirketinizde bu güven ortamını oluşturuyor musunuz?
Şirketinizde güven ortamı oluşturabilmek için farklı insanlar ile çalışabilmek, yeniliğe açık olmak, kısacası kapsayıcı bir kültürü benimsemek gerekiyor.
Biz de biraz şirket içi çeşitlilik ve çeşitliliğin getirileri üzerine yazdık…
İyi Okumalar& Keyifli Günler
Güvende hissetmek ne demek?
Psikolojik güvenlik, “Kendini imaj, statü veya kariyerinin olumsuz sonuçlarından korkmadan gösterebilme ve kullanabilme” olarak tanımlanıyor. Bu güven hissi, hata yapma korkusunu ortadan kaldırarak insanların hem kendilerine saygı duyulduğunu hem de kabul edildiklerini hissetmelerine bağlı oluşuyor.
Peki, iş yerlerinde bu güven ortamını yaratıyor musunuz?
Kapsayıcı olmanın naifliği…
Kişilerin çalışma ortamında kendilerini güvende hissetmeleri tek bir kişiye bağlı olarak oluşmaz. Kurum içindeki tüm çalışanların, herkese saygı duyan kapsayıcı bir kültürü içselleştirmesine bağlı olarak daha çok ortaya çıkar.
Gelin bu durumu biraz daha psikoloji bakışı ile ele alalım.
Davranış kalıplarımızda, kendimize benzeyen insanlara güvenmeye daha meyilli oluruz. Kendimize benzeyen biri ile daha çok bağ kurar, farklı olanı yadırgayabiliriz. Bu tutumları birey olarak törpülerken, şirket olarak da değiştirebiliriz. Nasıl mı?
Kapsayıcı bir kültür yaratarak!
Farklılıkları, yenilikleri kucaklayıp, çeşitlilikten beslenerek!
Beden, yaş, cinsiyet, kimlik gibi bireyin kişiliğine, özeline, karakterine odaklanmaktansa, merkeze insanı ve onunkabulünü alıp zihindeki kalıpları kırarak adım atabiliriz.
Çeşitliliğin zenginliği!
Çeşitliliğe, yeniliğe açık olarak bir kültür yarattığınızda bu tutum işinize de yansıyacaktır. Farklı farklı bireylerden oluşan şirket ortamında, çalışanların kendine güvenleri gelecektir.
“Bir şirkette yüksek psikolojik güven ortamı olduğunda, çalışanlar rahatlıkla kendilerine gelen geri bildirimleri kabul edebilir ve aynı şekilde samimiyetle geri bildirim vermekten çekinmez. Hatalarını cesaretle kabul eder, fikirlerini ve endişelerini ifade edebilir. İfade bulan paylaşımlarla birbirlerinden öğrenmeye daha istekli olurlar.”
Biz demiyoruz, araştırmalar aynen böyle söylüyor!
Kapsayıcı olmanın anahtarları!
Peki, çok basit adımlar ile neler yapabilirsiniz?
Şirkette iletişim kurarken konuşmak ve yorum yapmak yerine bazen orada sadece dinleyici olarak durun. Dinlemek, karşıdaki ekip arkadaşınıza söylediklerinin gerçekten duyulduğunu hissettirebilir.
Çalışanlarınıza yaratıcılıklarını ifade edecekleri alanı ve endişelerini paylaşacakları rahatlığı verin. Anlaşmazlıklar meydana geldiğinde birlikte çözüm odaklı sohbet edin.
Başarılı bir durumu hep birlikte kutlayın! Bu sayede herkes mutluluk verici bir deneyimi birlikte paylaşmış olacaktır. Tabi hayatta başarılar olduğu kadar başarısızlıklar da var. Çalışanlarınızın başarıyı ve kaybı deneyimlemesine ve onlar sayesinde büyümelerine fırsat tanıyın.
Sağlam ekip, farklılıkları kucaklayandır!
Farklılıklara, sizden farklı olana kapıları açtığınızda, bakış açınızın nasıl da değiştiğine ve bunun dalga dalga büyüyen etkilerine siz de şaşıracaksınız. Olanı olduğu gibi kabul etmenin, merkeze insanı ve iyi niyeti alarak işleri yürütmenin nasıl da kolay olduğuna şaşıracaksınız!
Hem işleriniz ve iç iletişim kanallarınız daha da açılacak hem de kurum içinde yaratıcılık, yenilik, motivasyon ve verimlilik becerileri parlayacak!
the 4C1H team
İş dünyasında sıkça "doğru iletişim kurmak" gerektiğinden bahsediyoruz. Problemlerimizi doğru anlatmak, daha iyi sunumlar yapmak, fikirlerimizi daha net bir şekilde ifade etmenin yöntemlerini araştırıyoruz.
Öncelikle İK’nın organizasyondaki yerini iyi anlamak ve anlatmak gerekiyor. Yetenek kazanımından, organizasyonel kültüre stratejik İK fonksiyonlarının öneminin kavranması çok kritik.
Bir animasyon filmi fanı olarak, geçen gün ikincisi vizyona giren "Ters Yüz" filmini izlerken filmin ana karakteri Riley'nin duygularıyla mücadelesine tanık oldum.
Sanatsal faaliyetlerde bulunmanın genel iş performansı üzerinde önemli bir etkisi olduğuna dair pek çok bilimsel çalışma var. Sanat, birçok biçimiyle, yaratıcılığı artırmak, stresi azaltmak ve bilişsel işlevi geliştirmek için güçlü bir araç ve tüm bunlar
Günümüzde, bilgisayarlar ve akıllı telefonlara son derece bağımlı bir yaşam sürüyoruz. Bunun bir sonucu olarak, dikkat süremiz de her geçen gün azalıyor. Bu durum, iş yerinde odaklanma ve performansı da doğrudan etkiliyor.
Gen Z ya da Z kuşağı; günümüzde markaların hem potansiyel müşteri hem de potansiyel çalışan olarak gözbebekleri diyebiliriz. Ancak değişim ve dönüşümün öncüsü bu kuşağı elde tutmak o kadar da kolay değil.
Suadiye Mahallesi Bağdat Caddesi
No:399/B K:1 D:1
Kadıköy/İstanbul
Formu doldurarak veya
hello@4c1h.com email adresi ile bize ulaşabilirsiniz.