Özellikle son 10 senelik dönemde hep birlikte gördük (ve aslında görmeye de devam ediyoruz) ki şirketler de birer insan. Çalışanlarına kötü davranan, odağına insanı almayan kurumların uzun vadede varlığını sürdüremeyeceğini ve insan gözü ile bakarsak onları kötü insan olarak konumlayabileceğimizi biliyoruz.
O halde, konuya şöyle yaklaşalım:
Kötü olan organizasyonları bir kenara bırakalım.
Eğer şirketler birer insansa, onların da gerçek insanlar gibi sürekli kendilerini geliştirmeleri ve daha insani ihtiyaçlara yönelik davranmalarını beklemeli miyiz?
Son yıllarda değişen bakış açıları, bize bu sorunun yanıtını evet olarak sunuyor.
Peki ama nasıl?
İnsanları dinlemek
Daha esnek çalışma saatleri, kapsamı genişleyen yan hak paketlerinin haricinde yapılması gereken en önemli nokta, çalışanları dinlemek, onları önemsediğinizi göstermek. İşin özeti, insanları dinlemek bir opsiyon değil, zorunluluk olmalı.
Bugün birçok çalışan, çok başarılı işlere imza atmak istiyor. Onların başarı tanımlarını anlayabilmek, iş süreçlerine bu anlayışı dahil etmek ve kişilerin isteklerine yanıt verecek iletişim ve proje stratejileri geliştirmek bu noktada oldukça önemli.
Liderlik
Eskiden sadece yüksek performans gösteren insanlar, liderlik yeteneklerinin olup olmadığına bakılmaksızın terfi alabiliyordu, ancak son yıllarda bu yaklaşım da değişen ihtiyaçlarla birlikte şekil değiştirdi. Artık biliyoruz ki, bencil ve mobbing yapan yöneticilere bağlı çalışanlar, yalnızca kendilerine verilen görevleri tamamlarlar. Ancak ilham veren liderlere bağlı çalışanlar, fark yaratacak imkanı bulabilirler. Özetle, bir liderin ekibine yaklaşımı ne kadar iyiyse, çalışanın ve buna bağlı olarak takımın performansı da bir o kadar yükselecektir. İşin özü, şirket liderlerinin iletişim becerileri ne kadar gelişmişse, o şirket uzun vadede o kadar başarılı olacaktır.
Yönetim Desteği
Odağına çalışanını alan bir şirket kültürü kurmak için, bu süreci bir iş kolu olarak ele almak gerekiyor. Şirket yöneticileri insan odaklı yaklaşımın şirket için gerekli olmadığını düşünüyorsa, onları ikna etmek için bu düşünce yapısının şirketin kazançlarına nasıl etki edeceğini rakamlarla göstererek ilerlemek mantıklı olacaktır.
Bu yolculuk hiç bitmez!
Daha fazla İnsan Kaynakları profesyoneli, lider ve çalışan bu konuda ortak noktada buluşmaya başladıkça, insan odaklı kültürleri yeni norm olarak kabul edebileceğiz. Burada kilit olan bir diğer nokta ise, bu sürecin, bugün çıkılması gereken bir yolculuk olduğunu belirtmek ve etrafımızdaki herkesi bu konuda cesaretlendirmek. İşte bu şekilde, sürekli daha iyiye gitmek için kabuk değiştiren, çağa ayak uyduran, ihtiyaçların sesine kulak vermeyi becerebilen şirketleri daha sık göreceğiz.
the 4C1H team
İlhamın nereden geleceği belli olmadığı gibi, belirli bir süreçten geçip son işe dönüşme şekli de eminim ki herkes için oldukça değişkendir.
Son araştırmalar, toksik kültürün çalışanların işten ayrılmalarındaki en önemli nedeni olarak tükenmişlik ve düşük ücretin üstünde yer aldığını gösteriyor.
Ne kadar sıcak ve kurak olursa olsun iflah olmaz bir yaz mevsimi fanatiğiyim.
Takım dediğimizde aklımıza birçok şey geliyor. Futbol, basketbol, şirket çalışanları…
Bugünün rekabetçi dünyasında sahip olunan bilgi, ne pahasına olursa olsun korunması, hatta tecrit edilmesi gereken bir 'nesne' halini aldı. Sosyal medyanın sonsuz akışında bildiklerini cömertçe, yapılandırarak ve yeniden üretilmesine olanak tanıyarak payl
Belirsiz ve zor zamanlardan “hala” geçmeye devam ediyoruz. “Hala” diyorum, 2020 pandemiden beri, bu birkaç kelime ile o kadar çok cümle kullandım ki…
Suadiye Mahallesi Bağdat Caddesi
No:399/B K:1 D:1
Kadıköy/İstanbul
Formu doldurarak veya
hello@4c1h.com email adresi ile bize ulaşabilirsiniz.