Dijitalleşme yarattığı olanca heyecan ve kaygıyla epeydir hayatımızın orta yerinde duruyor. Dijital dönüşüm, konforlu bir iş akışı ve uzaktan çalışma gibi çok sayıda fayda sunarken, çalışanların esenliğini, iş tatminini ve üretkenliğini etkileyebilecek kimi zorlukları da yanında getiriyor. Konforu kucaklarken riskleri ve endişeleri de tartışmak, olumlu bir çalışan deneyimi için oldukça önemli.
Yıkıcı Teknolojiler ve Beceri Açıkları
Yıkıcı teknolojiler kabaca, bir sektördeki metodları önemli ölçüde ya da tümüyle değiştiren teknolojik gelişmeler olarak tanımlanabilir. Teknolojideki hızlı gelişmeler ve ani sıçramalar, çalışanların kendilerini ve becerilerini sürekli geliştirmelerini dayatıyor, bir güncellik baskını beraberinde getiriyor. Bunu yapmak herkes için, her zaman ve göründüğü kadar kolay değil. Yaş, eğitim ve kişisel arkaplan fark etmeksizin, bu daimi baskı çalışanlarda bir yetersizlik hissini tetikleyebiliyor. Bu nedenle şirketler, güncel teknolojiler kadar, kapsamlı, yapılandırılmış ve öngörülü eğitim programlarına da yatırım yapmalı. Çalışanlarını yeni dijital becerilerle donatırken, şeffaf ve güven veren bir iletişimle bu durumun çalışanın kariyeri için risklerden çok fırsatlar taşıdığını anlatabilmeli. Çünkü yeni teknolojik ürünlerin mevcut çalışanların rakipleri değil, onların yaşamını kolaylaştıracak birer araç olduğunu anlatmak da bu teknolojileri kârlılığa dönüştürmek kadar önemli.
İş-Yaşam Dengesi
Yalnızca işimizde değil gündelik yaşantımızda da ara ara kendimize hatırlatmamız gereken bir durum var: Dijital dünyada herkesin büyük ölçüde ulaşılabilir olması, onlara ille de ulaşmamız gerektiği anlamına gelmiyor. Sınırların aşındığı bir dönemde anında yanıt beklentisinin, ölçüsü kişiden kişiye değişmekle birlikte hemen her zaman stres yarattığını unutmamakta fayda var. Kurumsal esenliğe olan ihtiyacın dijitalleşmeyle neredeyse doğru orantılı artacağını göz önünde bulundurarak, sağlıklı alışkanlıkları teşvik eden, mesai kavramına ve kişisel sınırlara saygılı net politikalar oluşturmanın giderek daha önemli hale geleceğini söyleyebiliriz. Çalışanların esenliğini desteklemek, daha başka birçok baskıyı da azaltacağından, dijitalleşmenin yarattığı fırsatlara odaklanmayı da kolaylaştıracaktır.
Sosyal İzolasyon ve İşbirliği
Dijitalleşme uzaktan çalışmayı ve sanal işbirliğini mümkün kılarken, aynı zamanda sosyal izolasyon ve yüz yüze etkileşimin azalması riskini de beraberinde getiriyor. Fiziksel yakınlığın ve sözel olmayan ipuçlarının yokluğu, etkili iletişimi ve ekip çalışmasını engelleyerek çalışanlar arasında kopukluğa yol açabiliyor. Kararında, net ve yapılandırılmış ekip toplantılarının, sanal etkinliklerin ve en önemlisi yüzyüze görüşmelerin teşvik edilmesi önemini burada ortaya koyuyor. Biz toplulukta anlam bulan canlılarız. Anlaşıldığımızı, desteklendiğimizi ve takdir edildiğimizi hissetmek önemli.
Ne Yapmalı?
Dijitalleşme, kurumların üretkenliğini ve rekabet gücünü artırması için önemli fırsatlar sunuyor. Bununla birlikte, çalışan deneyimine yönelik potansiyel riskleri kabul etmek de insana yakışır bir deneyimin yolunu açacak çözümler geliştirmek için fırsatlar sunacaktır. Teknolojik ilerlemeler ile çalışanın esenliği arasında bir denge kurmalı, bu iki olgunun birbiriyle rekabet halinde değil işbirliği içinde çalıştığı bir ortam oluşturmalı.
Furkan Çolak
Strategist & Copywriter
İş dünyasında sıkça "doğru iletişim kurmak" gerektiğinden bahsediyoruz. Problemlerimizi doğru anlatmak, daha iyi sunumlar yapmak, fikirlerimizi daha net bir şekilde ifade etmenin yöntemlerini araştırıyoruz.
Öncelikle İK’nın organizasyondaki yerini iyi anlamak ve anlatmak gerekiyor. Yetenek kazanımından, organizasyonel kültüre stratejik İK fonksiyonlarının öneminin kavranması çok kritik.
Bir animasyon filmi fanı olarak, geçen gün ikincisi vizyona giren "Ters Yüz" filmini izlerken filmin ana karakteri Riley'nin duygularıyla mücadelesine tanık oldum.
Sanatsal faaliyetlerde bulunmanın genel iş performansı üzerinde önemli bir etkisi olduğuna dair pek çok bilimsel çalışma var. Sanat, birçok biçimiyle, yaratıcılığı artırmak, stresi azaltmak ve bilişsel işlevi geliştirmek için güçlü bir araç ve tüm bunlar
Günümüzde, bilgisayarlar ve akıllı telefonlara son derece bağımlı bir yaşam sürüyoruz. Bunun bir sonucu olarak, dikkat süremiz de her geçen gün azalıyor. Bu durum, iş yerinde odaklanma ve performansı da doğrudan etkiliyor.
Gen Z ya da Z kuşağı; günümüzde markaların hem potansiyel müşteri hem de potansiyel çalışan olarak gözbebekleri diyebiliriz. Ancak değişim ve dönüşümün öncüsü bu kuşağı elde tutmak o kadar da kolay değil.
Suadiye Mahallesi Bağdat Caddesi
No:399/B K:1 D:1
Kadıköy/İstanbul
Formu doldurarak veya
hello@4c1h.com email adresi ile bize ulaşabilirsiniz.