Geçtiğimiz perşembe, the 4C1H team olarak sahnedekilerve izleyenler kimliklerimizle Employer Brand Summit 2019’daki yerimizi aldık! Bu sene, etkinliğin teması sinemaydı, buna bağlı olarak da tüm panelleri The Story of HR başlığı altında izledik.
Sabahın erken saatlerinden itibaren izlediğimiz Behind the Scenes başlıklı ilk oturumun ilk konuşmasını, etkinliğin ana sponsoru da olan QNB Finansbank’ın Human Resources Executive Vice President’ı Cenk Akıncılar gerçekleştirdi. I Dream Therefore I Am başlıklı konuşmasında, Finansbank’ın odağına insanı ve hayallerini koyan çalışan deneyiminden bahseden Akıncılar, işveren markasının özünün insana dokunmak ve bunun da çalışan yaşam döngüsünü dengeli bir şekilde kurmaktan geçtiğini anlattı. Yeni mezunların ve gençlerin işe alımlardaki yüksek payını da vurgulayan Akıncılar, çalışanı ve hayallerini anlamanın ve paylaşmanın öneminden bahsetti.
Pfizer Türkiye HR Lead’i Serra Uluışık, Right Before the Stateboard Claps: Making of an Employer Brand isimli konuşmasında, Yaşamlara dokunmak için Burada Sınır Yok işveren markasının doğuş hikayesini paylaştı. İyi ve başarılı bir işveren markası için doğru içgörülerin, ekipler arası işbölümünün öneminden bahseden Uluışık da yenilenen iş dünyasında gençlerin önemine değindi. Rotasyonla Lider Yetiştirme programından bahseden Uluışık, işveren markası ile yapılan işlerin uyumunun ne kadar önemli olduğunu örneklerle göstermiş oldu.
İşveren markası stratejisti ve yazar Dave Hazlehurst ise The More Tech We Build, The More Digital We Become, The More Human We Must adını verdiği konuşmasında, insan kaynaklarının rolünün dijitalleşen dünyada hikaye anlatmaktan çok bir hikaye kurmak ve çalışanları bu hikayeye ortak etmeye çağrı yapmaktan geçtiğini anlattı. Anlamak için değil cevaplamak için dinlemenin en büyük yanlışlardan biri olduğunu vurgulayan Hazlehurst, yine anlamdan ve insana değer katmanın öneminden bahsetti.
Flashbacks isimlli ikinci oturumun ilk konuşmasını ise Diversity Management from Employer Brand Perspective konuşması ile profesör Mustafa Özbilgin yaptı. Kurumlardaki ‘farklılık’ yönetiminin öneminden bahsederken, ingilizce diversity kelimesinin kökenine indi. Yoldan çıkmış anlamına gelen ‘diverse’ ile oluşturulan bu kelimenin anlamının doğru yönetilmesinin, insan kaynakları tarafından bakınca farklılıkların bir külfet değil tam tersine gelişim için bir potansiyel olduğunun farkına varılmasının öneminin altını çizdi. Yenilenen dünyada, insanı anlamak için bir işveren markası yaratılıyorsa, tüm farklılıkları koruyup saygı duyarak gelişilebileceğinin bunun başka yolunun olmadığının önemini vurguladı.
Transformations of Employee Incentive & Social Recognition başlıklı konuşmasında Biggloyalty CEO’su Enis Karslıoğlu, kurum içi çalışan sadakati kurmanın öneminden bahsetti. Çalışan sadakatinin piknik, bowling ve çeyrek altın üçlemesi ile oluşturulabileceği zihniyetinden çıkılması gerektiğini, çalışanların kendilerini düşünen ve kıymetli hissettiren sistemler üzerinden motive edilmelerinin doğru olacağını vurgulayan Karslıoğlu, teknoloji ile harmanan çalışan sadakat programlarından bahsetti.
Güzel bir öğlen yemeğinin ardından başladığımız günün ikinci yarısının ilk oturumunun ismi Newsreel’dı. Kurucumuz Pınar Yarar’ın da katıldığı oturumun ilk konuşması Newsreel: Human First Organizations & Future of Work’tü. Modern Management Consulting Founder & Consultant Ali Ayaz’ın moderatörlüğünü yaptığı konuşmada Pınar ile birlikte sahneyi Expertera Ceo’su ve Future of Work Türkiye kurucusu Alp Sezginsoy paylaştı. Geleceğin işinde, otomasyon, yapay zeka, çevik işgücü, anlam odaklılık ve insan odaklılık kavramlarını konuştular. İş dünyasının nerelere gideceğini konuşan ekip, değişmeyecek tek şeyin insanın kendini anlatması ve anlam bulması olacağını söyledi. Çok büyük bütçeler de gerektirmeden, beş dakikalık kısa kahve molalarında bile çalışanların kendini kıymetli hissedebileceği yolların olduğu, işyerinde de özel hayatta olduğu gibi mutluluktan çok eski Yunanca’dan gelen “eudaimonia”‘her yönüyle gelişen bir hayattan alınan “doyum” almanın önem kazandığını vurguladılar. Doyumlu olmaktan kastın ise, hayatı acısı ve tatlısı ile iş dünyasında da paylaşmanın, kıymet vermenin ve ekip ruhu taşımanın, özellikle freelance çalışanların giderek artacağı gelecek yıllarda daha da önemli olacağından geçtini belirttiler.
Oturumun ikinci kısmında akademisyen ve yönetmen Mehmet İnan Creating a ‘world’ Through Storytelling başlıklı konuşmasında hikayelerin özüne indi. Hikayelerin temelinde, konfor alanını terk etmesi gereken bir baş karakter ve bu karakterin çevresinde gelişen dünya olduğunu gösteren İnan, hayatın her alanında bu hikaye temelinin işlemeye devam ettiğini, bu sebeple insan kaynakları ve işveren markası iletişiminde de hikayeleştirmenin çok önemli olduğunu vurguladı. O anı tüm çalışanlar hissedebilmeli ki yaşatabilmeli ve paylaşabilmeli. Duygu paylaşımının ve ortak bir hikayeyi yaşamanın başarılı ve eğlenen bir takım ruhu ve kurum kültürü oluşturmak için faydalı olacağını da ayrıca belirtti.
Coming Soon oturumundaki Digital Transformation in HR, Integration of Content Career Site Recruiter and Candidate by Data ve Future Proof U isimli konuşmalarda da sırasıyla Vodafone’dan Günışığı Uzunoğlu’nu, CLINCH EVP Global Business Development’tan Shane Gray’i ve Unilever’den Melissa Gee Kee’yi dinledik. Mevcut sistemleri dijitale nasıl entegre ettiklerini, analitiği doğru kurmanın ve okumanın önemini, kurum içinde farklı pozisyonlara farklı çalışanları yerleştirmenin faydalarını dinlediğimiz oturumların ortak özelliği dijital dönüşümün odağına insanı ve beklentilerini yerleştirmeden amacına ulaşamayacağıydı. Uzaktan çalışmanın, çevik çalışma kültürünün, teknolojik imkanları kullanmanın buluşacağı ortak nokta çalışanları anlamak ve hikayeyi onlarla paylaşmaktan geçiyor.
Günün Coming Soon ismindeki son oturumu ise kuşkusuz #EBS2019’un en eğlenceli oturumlarından biri oldu. We Are Ready! What About You Generation Y? Başlıklı oturumda 3İK kurucusu Alper Çakıroğlu’nun moderatörlüğünü yaptığı panele Pernord Ricard MENAT İK Direktörü Neslihan Sezer ve Robert Kolej öğrencisi Görkem Kamar katıldı. 2000 ve sonrası doğan neslin iş hayatına atılmasına birkaç yıl kala, İK dünyasının bu yeni nesle ve beklentilerine ne kadar hazır olduğunun nabzının tutulduğu oturumda gördük ki gençler yaptıkları her işte bir anlam arıyor. Özel hayat ve kariyer arasındaki dengenin doğru kurulması, çalışacakları ekip arkadaşlarının niteliği ve kendilerini kıymetli ve özel hissedecekleri çalışma ortamı bu yeni neslin en vazgeçilmez kriterleri arasında. Karşımızda ‘Ben neden çalışmak için sizi tercih etmeliyim?’ diyen, soran, öğrenmeye hevesli bir gençlik var artık. İK profesyonellerinin kendilerini net ifade edebilmeleri ve doğru iletişimi kurabilmeleri çok kritik olacak.
Anlam aramanın, insanın hayallerinin, beklentilerinin ve mutsuzluklarının dünya ne kadar değişirse değişsin önemini yitirmeyeceği ile ilgili farkındalığımızı artırarak etkinlikten ayrıldık. Bu ister kendi meselenizi anlatmak olsun ister işveren markasını çalışma arkadaşlarınızın sahiplenmesini teşvik etmek olsun. Hikayenizi yaratmaktan ve bu hikayeye önce siz inanarak paylaşmaktan çekinmeyin. Çekinmeyin ki kendi ‘story of hr’ınız daha çok insan tarafından sahiplenilerek büyüsün!
the 4C1H team
Bir saate sığdırılmaya çalışılan üç saatlik gündemler, birbiriyle kesişmeyen fikirler ve sonunda “bunu sonra tekrar konuşalım” cümlesi... Çoğumuz bu döngüye aşinayız.
Belirsizliğin giderek arttığı dönemlerde çalışanların motivasyonunu yüksek tutmak, şirketlerin güçlü kalabilmesi için olmazsa olmaz.
Günümüzde teknoloji hızla ilerliyor, yapay zekâ ve otomasyon neredeyse her işin bir parçası haline geldi. Artık pek çok işimizi bu teknolojik yardımcılarla daha hızlı ve verimli yapabiliyoruz. Ama ne olursa olsun, iş hayatının merkezinde hala insana özgü
Gün içinde kendimizi akışa kaptırıyoruz. Uzayıp giden yapılacaklar listesi, bitmek bilmeyen toplantılar ve yetişmesi gereken işler arasında kendimizi bir döngüye sıkışmış gibi hissetmek oldukça normal.
İK ekipleri, iki farklı kuşağın arasında kalmış durumda, adeta bir köprü kurma sanatıyla uğraşıyor. Bir tarafta detaylı raporlar ve düzenli toplantılar bekleyenler, diğer tarafta kamerası kapalı toplantıya katılanlar…
Hikaye anlatıcılığı, insanlarla güçlü bir iletişim ve bağlantı kurmanın etkili yöntemlerinden biri. Aynı zamanda, her beceri gibi, yeterli ilgi ve çalışmayla geliştirilebilen bir beceri.
Suadiye Mahallesi Bağdat Caddesi
No:399/B K:1 D:1
Kadıköy/İstanbul
Formu doldurarak veya
hello@4c1h.com email adresi ile bize ulaşabilirsiniz.