Geçtiğimiz haftalarda katıldığım bir etkinlikte Bigumigu kurucusu Yalçın Pembecioğlu’ndan Web Summit 2018’in öne çıkan ‘trendlerini’dinledim.
Gördüm ki, ‘Aman Allahım, yoksa robotlar bizi ele mi geçirecek?!’ korkusunun modası yavaş yavaş bitiyor. Bugün artık hayalimizdeki distopyaların içerikleri çoktan değişmeye başlamış bile.
Peki bu ne demek?
Şu demek: Teknolojinin daha insanımsı olduğu bir dünyaya hazırlanmaya başlasanız iyi edersiniz. Tanımın daha kabul görmüş, uluslararası versiyonu için de buraya not düşelim: a world where techno is more human.
Robotlar insanlığımızı elimizden alacak duygusallığını bir kenara bırakıp dijital ile dans etmeyi öğrenmemiz gerekiyor. Geriye dönüp baktığımızda bütün icatların doğuş aşamasında karşılaştıkları direnci düşünecek olursak, bugünkü robot kültürüne gösterdiğimiz tepkileri anlamak kolay. Ancak artık tepkileri uzun uzadıya sürdürecek bir lüksümüz yok. İcatlar arasında artık elli yıllar, yüz yıllar yok. Takip edilemez bir hız içinde günler geçerken, her teknolojik gelişmeye aylarca direnç göstermeye kararlıysanız mutsuzluğu da kucaklamaya hazır olmak gerekiyor. Üstelik, siz direnç göstermeye devam ederken, kabul etmediğiniz o ‘şey’ ile iç içe yaşamaya başlamanız da oldukça yakın.
Furhat Robotics şirketinin geliştirdiği sosyal robot Furhat buna en güzel örneklerden biri. Youtube üzerinden Furhat’in kullanım alanları ile ilgili çeşitli videolar izleyebilirsiniz. Kısaca anlatmak gerekirse; Furhat’lerin en önemli özelliği, Sophia prototipleri gibi tek bir yüz ile değil, çeşitli kodlamalarla çoklanabilecek sonsuz yüze sahip olması. Böylece hangi bölgede kullanılacaksa, o bölgenin hedef kitlesine uygun yüz hatlarına sahip olabiliyor. Yapay zekaya sahip değil, dolayısıyla kendi kendine işlemler yapmasını beklemek zor, öğretilmiş kodlar üzerinden çalışıyor. Google desteğiyle Türkçe dahil 40 dil konuşabiliyor. Aktif olarak insan kaynağının kullanılamadığı ancak şurada biri olsaydı da işimizi görseydi denilen her yerde danışma hizmeti verecek şekilde kullanılması planlanıyor. Örneğin bir havalimanı çıkışında, o otobüs nereden kalkıyor, şu giriş nereden gibi tüm sorularınız için size cevap verebilir. Bir başka örnek olarak da iş görüşmelerindeki kullanımı gösterilebilir. Ayrımcılık kodlaması kafasına yüklenmeyeceği için mülakatlarda tamamen tarafsız bir seçim yapmak isteyen markaların tercihi olabilir. Bu Furhat’lerin bir diğer yanı da yol&yemek&sgk&maaş gibi dertlerinin olmaması. İş tanımını en başından iyice öğrettiğiniz her Furhat aylık 2.000 Euro’ya tüm bakımları da dahil size 7*24 hizmet vermeye hazır!
‘Robotlar işimizi elimizden alacak!’ korkusuna, Yalçın Pembecioğlu çok hoşuma giden bir örnek verdi. Bundan çok da uzak olmayan bir geçmişte santral memureleri sayesinde telefon görüşmelerimizi gerçekleştiriyorduk. İletişimin giderek kolaylaşması ile artık hayatımızda bizi hat sırasına alan, konuşmak istediğimiz yere bizi bağlayan santral memureleri yok. Peki bu santral memureleri tamamen işsiz mi kaldı? Hayır, hepsi bir şekilde çarkın içinde kendine yeni yerler bulmayı başardı diyor Pembecioğlu. Biraz acımasız bir yaklaşım gibi görülse de doğruluk payı yüksek.
Furhat’ler sayesinde iyice anladım ki, bu kodlamalar dünyasında ‘Takım çalışmasına yatkın, esnek çalışma saatlerine uyum gösterecek, diksiyonu düzgün & prezentabl robotlar aranıyor’ iş ilanları karnımızı doyurmuyorsa kendimize yeni iş alanlarını kendimiz yaratmak zorundayız. Çünkü görünen o ki gelecekte teknoloji daha insansa, insanlar da artık daha tekno olmak zorunda.
Merve Biçer
Birçok kişinin ve farklı kültürlerin bir arada olduğu çalışma ortamı içinde herkesin aynı şeye inandığı bir ahlak anlayışı yaratabilmek mümkün mü? Evet mümkün! Yazdığımız adımlarla etik bir kültür anlayışı yaratarak…
Uzaktan çalışma disiplini, çalışan deneyimi penceresinde çok yeni bakış açıları kazandırdı. Artık yapılması gerekenler, üzerine düşünülmesi gerekenler çok daha farklı. Bu durumun hem artıları hem eksileri var. Birçok araştırmadan çıkan verileri derledik.
Uzaktan çalışmanın hayatımıza girmesi ile artık bırakmamız gereken alışkanlara bir göz atalım!
Dünya Değerler Günü'nde değerinizi fark edin!
“Az çoktur” yani daha bilinen haliyle “Less is more” tabiri, genellikle mimaride, artık indirgenemeyecek kadar güzel bir şey yaratmak anlamına geliyor. Bu elbette günümüzde bir yaşam tarzı halini aldı ve bu sözden öğreneceğimiz çok şey var!
Uzaktan çalışma kültürü hayatımıza iyice yerleşmişken ve koltuğundan ayrılmaya pek de niyeti yokken, iş dünyasındaki dijital varlığımızı daha görgülü ve saygılı hale getirmek için birkaç ayrıntıyı sizlerle paylaşmak istedik.
Suadiye Mahallesi Bağdat Caddesi
No:399/B K:1 D:1
Kadıköy/İstanbul
You may contact us via hello@4c1h.com
or by filling the form below: