Yeni bir seneye girdik.
Adettendir, hepimiz yeni sene için kararlar listeleri yaparız; bu sene daha çok kitap okuyacağım, daha çok gezeceğim, o beş kilo fazlalığı bu sene kesin vereceğim, akşamları daha erken uyuyacağım vb. gibi listelere kulaklarımız aşina.
Benzer bir listeyi, iş hayatının yöneticileri için neden yapmayalım dedik.
Ekip yöneten her liderin, takımı ile daha iyi ilişkiler kurmasını sağlayacak ve çalışan bağlılığını artıracak metotlarla dolu, tam 20 maddelik bir liste hazırladık!
Gelin, hızlıca göz atalım.
Ya da bu listenin çıktısını alıp hep görebileceğiniz bir yere de yapıştırabilirsiniz!
1. Onboarding süreci her şeydir!
Var olanı iyileştirin, eğer yoksa da hemen sıkı bir onboarding süreci kurgulayın. Adayın işe yeni başladığı dönemler hep ekip hem de yeni çalışan için zordur. Bu süreci olabildiğince kolaylaştırın.
2. Çalışma ortamı içinizi açsın!
Nasıl bir ortamda çalışıyorsunuz? Bu ortamın iyileştirilmeye ihtiyacı var mı? Dinlenme alanları, ortak çalışma alanları mevcut mu? Çalışanların neye ihtiyacı var, bunu onlara sordunuz mu? Haydi başlayın!
3. Çalışanları kutlayın!
Sadece iş anlamında değil, her anlamda! Küçük bebeği olduğu halde, işe her sabah vaktinde gelen bir anneyi, hem okuyup hem yüksek lisansını başarıyla tamamlayan bir çalışanınızı ya da sırf içinden geldiği için sabah size kahve getiren bir ekip arkadaşınızı... Kutlamakta, takdir etmekte bonkör olun, onlara kıymet verdiğinizi hissettirin!
4. Kendini öğrenme yolculuğuna davet edin!
Çalışanlarınız kendilerini ne kadar tanıyor, en iyilerini, geliştirilmesi gereken yönlerini ne kadar biliyor? Sorun, sordurun, birlikte keşfedin!
5. Yöneten bir lider yerine, motive eden bir lider olun!
İşe bağlılığı düşük çalışanların neredeyse %85’i, motive edilmedikleri, ilham almadıkları bir liderlik yapısında oldukları için bu şekilde hissettiklerini söylüyor. İnsanlar, kendilerine parmak sallayan bir yönetici yerine, gerektiğinde akıl alabilecekleri bir rehber istiyor.
6. Çalışanlarınızın iş tanımlarını kendilerinin yazmasını sağlayın!
Hangi işleri yapıyorlar, sorumlulukları neler, hedefleri neler? Bu sayede bunları hem daha rahat görebilirsiniz hem de çalışanların otonomi kazanmalarını sağlarsınız.
7. Çalışanlarınızdan tavsiyeler isteyin!
Hep liderlik, rehberlik eden siz olmayın. Önemli konularda, onların da görüşlerini alın, neler düşündüklerini sorun. Aranızdaki sınırların kaldırın gitsin.
8. Bireysel olarak cesaretlendirin!
Çalışanlar, birer robot değil, her biri özel hayatlarını ve ruhlarını da ister istemez iş yerlerine getiren insanlar. Kısacık bir kahve arasında bile haklarında birçok şey öğrenebilirsiniz. Arkadaş olun, kişisel hayatlarında ihtiyaçları olan konularda onları cesaretlendirin.
9. ‘Overworking’olmamalarına özen gösterin!
Çalışanlarınız, ailelerine ya da arkadaşlarına yeterli zamanı ayırabiliyor mu? Onların hem yaptıkları işe hem de özel hayatlarındaki uğraşlarına ve aileleri ile geçirdikleri zamana saygı duyduğunuzu hissettirin.
10. Eğlenmeyi ihmal etmeyin!
Ara sıra ofis ortamından uzaklaşın, ekibinizle birlikte bir şeyler planlayın. Bu uzun bir öğlen yemeği de olabilir, cuma iş çıkışında 1-2 saatlik bir happy hour da, hatta belki bir tatil bile olabilir! Önemli olan sürenin uzunluğundan çok, ekip olarak ne kadar kaliteli bir şekilde sosyalleştiğiniz.
11. Buddyleri sevin!
İşe yeni başlayan ekip üyelerinin kendilerini rahat hissetmeleri ve her an yöneticisine yani size soramayacağı sorular için bir buddy atayın. Bu sayede hem yeni çalışanın adaptasyonu hızlanır hem de ekip içi arkadaşlıklar pekişir. Halihazırda böyle bir sisteminiz varsa da, çalışanları dinleyerek bu sistemin iyileştirilmesi için planlamalar yapın.
12. Başarısızlıkları avantaja dönüştürün!
Hata yaptığınızda ya da yanlış bir karar aldığınızda, bunun için özür dileyin, üzgün olduğunuzu söyleyin ve yeni çözüm yolları arayın. Hata için başkalarını suçlamak ya da konuyu örtbas etmek yerine, durumu kabullenin. Bu sizin iyi bir ‘insan’olduğunuzu gösterir, unutmayın.
13. Esnek saatleri ve mekanları destekleyin!
Çalışanlarınız birer çocuk değil, diledikleri yerde diledikleri saatte çalışmalarında bir sorun olmamalı. Kendilerine verilen sorumluluğu en iyi şekilde yapacağına inanılan çalışanların bağlılığı da daha yüksek olur.
14. İşten ayrılanlar için ufak partiler düzenleyin!
Turnover kolay ve eğlenceli bir kavram değildir, ancak ayrılan kişinin geçen süre boyunca şirkete verdiği emek için ufak bir etkinlik düzenlemek hem kolay hem eğlenceli!
15. Gönüllülüğü destekleyin!
Ekip olarak ortak bir şekilde tutkulu olduğunuz bir kavram mutlaka vardır! Onu bulun ve gönüllü olarak çalışmaya başlayın. Bu bir STK’ya üye olmak da olabilir, civardaki bir okulun duvarlarını boyamak da. Yeter ki harekete geçin!
16. Geri bildirim kültürünü yaygınlaştırın!
Şirket içinde güven ortamını yaratmak ve duygusal zeka kullanımı artırmak oldukça önemli. Bunun da en önemli adımı, çalışanların negatif geri bildirimde bulundukları zaman, olumsuz bir tepki ile karşılaşmayacağını bilmelerinden geçiyor. Geri bildirim vermek de almak da bir kültürdür, bunu yaygınlaştırın.
17. Nasıl ödülllendirilmek istediklerini çalışanlara sorun!
Bazıları sahneleri severken, bazıları spot ışıklarından nefret eder, onlar için bir teşekkür mesajı yeterlidir. Nasıl takdir edilmek istedikleri ile ilgili çalışanlarınızdan fikirler alın.
18. Başarıları duyurun!
Önemli ve başarılı bir iş ortaya çıktığında, bu işin arkasındaki tüm ekibi gözle görünür kılın, onore edin. Bu sayede diğer ekip üyeleri de heyecanlanacak ve motive olacaktır.
19. Sosyalleşilecek alanlar yaratın!
Ofiste UNO kartları bulundurmak bile yeterli olabilir. Ufak molalarda, yemeklerden sonra çalışanların birbiri ile iyi vakit geçirecekleri alanlar yaratmak faydalı olacaktır.
20. Çalışanların sesini dinlemeyi bir şirket geleneği haline getirin!
İster fokus gruplarla, ister anketlerle isterseniz de kısa kahve molaları ile. Yeter ki çalışanlarınızın isteklerini, ihtiyaçlarını dinleyin, onlara inanın. Ve bunu bir gelenek haline getirin!
the 4C1H team
*İçeriğimizi oluştururken, kendi fikirlerimizin ve tecrübelerimizin yanında http://bit.ly/2QA99ks kaynağından faydalandık.
Bir saate sığdırılmaya çalışılan üç saatlik gündemler, birbiriyle kesişmeyen fikirler ve sonunda “bunu sonra tekrar konuşalım” cümlesi... Çoğumuz bu döngüye aşinayız.
Belirsizliğin giderek arttığı dönemlerde çalışanların motivasyonunu yüksek tutmak, şirketlerin güçlü kalabilmesi için olmazsa olmaz.
Günümüzde teknoloji hızla ilerliyor, yapay zekâ ve otomasyon neredeyse her işin bir parçası haline geldi. Artık pek çok işimizi bu teknolojik yardımcılarla daha hızlı ve verimli yapabiliyoruz. Ama ne olursa olsun, iş hayatının merkezinde hala insana özgü
Gün içinde kendimizi akışa kaptırıyoruz. Uzayıp giden yapılacaklar listesi, bitmek bilmeyen toplantılar ve yetişmesi gereken işler arasında kendimizi bir döngüye sıkışmış gibi hissetmek oldukça normal.
İK ekipleri, iki farklı kuşağın arasında kalmış durumda, adeta bir köprü kurma sanatıyla uğraşıyor. Bir tarafta detaylı raporlar ve düzenli toplantılar bekleyenler, diğer tarafta kamerası kapalı toplantıya katılanlar…
Hikaye anlatıcılığı, insanlarla güçlü bir iletişim ve bağlantı kurmanın etkili yöntemlerinden biri. Aynı zamanda, her beceri gibi, yeterli ilgi ve çalışmayla geliştirilebilen bir beceri.
Suadiye Mahallesi Bağdat Caddesi
No:399/B K:1 D:1
Kadıköy/İstanbul
Formu doldurarak veya
hello@4c1h.com email adresi ile bize ulaşabilirsiniz.