Klavyelerin ve dokunmatik ekranların her yaştan insanın yaşamının neredeyse tüm anlarına sızdığı bir çağda, kalem kağıda övgü kulağa romantik gelebilir. Yine de bu basit eylemin nostaljiden öte bir anlamı ve etkisi olduğu pek çok araştırmaya konu olmuş bir gerçek. Elle yazmanın beynin farklı bölümlerini bir arada çalışmaya zorlayarak bilişsel ve ruhsal gelişimi olumlu yönde etkilediğini biliyoruz.
Elle yazarken kullandığımız ince motor beceriler, beyinde yeni nöral bağlantılar kurmamızı sağlayarak beyin gelişimini ve elastisitesini olumlu yönde etkiliyor. Bu dokunsal deneyim, dopamin ve serotonin gibi hormonların salgılanmasını da tetikleyerek genel manada rahatlamamıza ve stresten arınmamıza yardımcı oluyor. Aynı şekilde, elle yazmanın klavyeyle yazmaya kıyasla yavaşlığı, düşüncelerimizi daha yakından analiz etmemizi, aralarından en önemlilerini kayda geçirmemizi sağlıyor.
Ruhsal olarak, düşüncelerimiz ve yazma eylemi arasındaki öznel bağ, ortaya çıkan materyal ne olursa olsun onunla daha derin ilişkiler kurmaya zorluyor bizi. Bu ilişkinin bilgileri hatırlamamızı kolaylaştırdığını ve hafızamızı uzun vadede olumlu yönde etkilediğini biliyoruz. Bunun yanı sıra, elle yazmanın öngörülebilir ritmi, bedeni bir eylemle meşgul ederken daha derin düşünmeyi sağlayan meditatif bir etki yaratıyor.
Bugün ilkel teknolojiler gibi görünen kalem ve kağıtla haşır neşir olmak, tüm bu olumlu etkileriyle bizi nostaljik ve "antika" insanlar yapmanın tam aksine, gelişmiş teknolojilerle daha rahat bağ kurmamızı sağlayacak yaratıcı bir pratik olabilir.
Furkan Çolak
Stratejist & Metin Yazarı
İş dünyasında sıkça "doğru iletişim kurmak" gerektiğinden bahsediyoruz. Problemlerimizi doğru anlatmak, daha iyi sunumlar yapmak, fikirlerimizi daha net bir şekilde ifade etmenin yöntemlerini araştırıyoruz.
Öncelikle İK’nın organizasyondaki yerini iyi anlamak ve anlatmak gerekiyor. Yetenek kazanımından, organizasyonel kültüre stratejik İK fonksiyonlarının öneminin kavranması çok kritik.
Bir animasyon filmi fanı olarak, geçen gün ikincisi vizyona giren "Ters Yüz" filmini izlerken filmin ana karakteri Riley'nin duygularıyla mücadelesine tanık oldum.
Sanatsal faaliyetlerde bulunmanın genel iş performansı üzerinde önemli bir etkisi olduğuna dair pek çok bilimsel çalışma var. Sanat, birçok biçimiyle, yaratıcılığı artırmak, stresi azaltmak ve bilişsel işlevi geliştirmek için güçlü bir araç ve tüm bunlar
Günümüzde, bilgisayarlar ve akıllı telefonlara son derece bağımlı bir yaşam sürüyoruz. Bunun bir sonucu olarak, dikkat süremiz de her geçen gün azalıyor. Bu durum, iş yerinde odaklanma ve performansı da doğrudan etkiliyor.
Gen Z ya da Z kuşağı; günümüzde markaların hem potansiyel müşteri hem de potansiyel çalışan olarak gözbebekleri diyebiliriz. Ancak değişim ve dönüşümün öncüsü bu kuşağı elde tutmak o kadar da kolay değil.
Suadiye Mahallesi Bağdat Caddesi
No:399/B K:1 D:1
Kadıköy/İstanbul
Formu doldurarak veya
hello@4c1h.com email adresi ile bize ulaşabilirsiniz.