Uzun zamandır iş hayatının klişelerinden ve onlardan orijinal fikirlerle nasıl çıkabileceğimizden bahsediyoruz.
Bugünü de yaklaşık son 10 yıldır çok yoğun bir şekilde gözlemlediğimiz, hemen hemen tüm kurumların kullandığı “Biz bir aileyiz.” ya da “Biz burada bir aile gibiyiz.” tarzı söylemlere odağımızı çevirmek istiyoruz.
Kurumlar gerçekten bir “aile” olabilir mi?
Gelin ailenin tanımına bakalım. TDK’ya göre aile, evlilik ve kan bağına dayanan, karı koca, çocuklar, kardeşler arasındaki ilişkilerin oluşturduğu toplum içindeki en küçük birlik.
Hayat Bilgisi dersine göre aile toplumun en küçük yapı taşı.
Yaprak Dökümü’ndeki Ali Rıza Bey’e göreyse “Her aile bir ağaçtır.” ama bunun konumuzla pek ilgisi yok. Hassas bir alana giriyoruz, ortamı yumuşatmak istedik!
TDK’ya göre bir anlamı daha var; “Aynı gaye üzerinde anlaşan ve birlikte çalışan kimselerin tümü.”
Fakat gözlemlerimize ve kurumların aile kelimesini kullandıkları bağlama göre aile ile verilmek istenen mesajın ilk anlam olduğunu biliyoruz.
Biz bu cümleye pek inanmıyoruz. Alternatifinin, hatta daha doğrusunun “Biz bir takımız.”dan geçtiğine inanıyoruz. Neden mi?
İdeal ailede sonsuz sevgi, anlayış, yeri geldiğinde fedakarlık vardır. Hangi kurumda sonsuz sevgi vardır? Ve olmalı mıdır?
Hayır, kurumlar, sevgi ihtiyacının karşılanacağı yerler değildir. Bağ kurulan, elbette ki sevilen, değer görülen yerlerdir ama buradaki sevginin karşılığı aile içindeki sevgi ile bir değildir. Örneğin ailenizle birlikteyseniz canınız bir şey yapmak istemediğinde günlerce hatta haftalarca öylece durma lüksünüz vardır. Bir kurumdan bunu talep edebilir misiniz? Yanıtınız ücretsiz izin seçeneğinizin olduğu yönünde olacaktır.
Veya tam tersini düşünelim. Ailenizden maddi olarak hiçbir karşılık almasanız da bunu hiç sorgulamadan onların yanında durmayı kabul edersiniz. Çalıştığınız kurum tüm maaş ve yan haklarınızdan, eğitim fırsatlarınızdan, izinlerinizden belirsiz bir süre ile feragat etmenizi istese, bunu kabul eder miydiniz? Ya da ne süre ile ederdiniz?
Bir diğer konu da ekip arkadaşlarımızla kurduğumuz ilişkilerimize yüklediğimiz anlamlarda yatıyor. Ekip arkadaşlarımız bizim kardeşlerimiz ya da yöneticilerimiz anne babalarımız değildir. Aradaki sınırın iyi bilinmesi aynı zamanda beklentilerin de doğru konumlanmasına yol açar ki bu da sağlıklı ilişkilerin anahtarıdır. Babamızdan beklediklerimizi yöneticimizden beklediğimizde mutlu olabilir miyiz? Ya da bu yöneticimize karşı haksızlık olmaz mı?
Oysaki “Biz bir aileyiz.” söylemi yerini “Biz bir takımız.”a bıraktığında, bir arada çalışan ve birbirine bağlı insanlar kavramının altı daha çok doluyor. Kurumların da vermek istediği mesajı daha iyi kapsıyor...
Neden mi? Haydi bakalım!
Bu söylem (Biz bir takımız!) duyguların ön planda olduğu ülkemizde dillere ne zaman yerleşir bilinmez fakat dileğimiz o ki iyi bir takımda olmanın ne kadar güzel olduğunu hissedebilen ekipler ve bu takımları kurup destekleyen şirketlerin sayısı gün geçtikçe artsın!
Ailemiz özel hayatımızda, takımlarımız iş hayatımızda kalbimizin baş köşesine kurulsun!
İlhamın nereden geleceği belli olmadığı gibi, belirli bir süreçten geçip son işe dönüşme şekli de eminim ki herkes için oldukça değişkendir.
Son araştırmalar, toksik kültürün çalışanların işten ayrılmalarındaki en önemli nedeni olarak tükenmişlik ve düşük ücretin üstünde yer aldığını gösteriyor.
Ne kadar sıcak ve kurak olursa olsun iflah olmaz bir yaz mevsimi fanatiğiyim.
Takım dediğimizde aklımıza birçok şey geliyor. Futbol, basketbol, şirket çalışanları…
Bugünün rekabetçi dünyasında sahip olunan bilgi, ne pahasına olursa olsun korunması, hatta tecrit edilmesi gereken bir 'nesne' halini aldı. Sosyal medyanın sonsuz akışında bildiklerini cömertçe, yapılandırarak ve yeniden üretilmesine olanak tanıyarak payl
Belirsiz ve zor zamanlardan “hala” geçmeye devam ediyoruz. “Hala” diyorum, 2020 pandemiden beri, bu birkaç kelime ile o kadar çok cümle kullandım ki…
Suadiye Mahallesi Bağdat Caddesi
No:399/B K:1 D:1
Kadıköy/İstanbul
Formu doldurarak veya
hello@4c1h.com email adresi ile bize ulaşabilirsiniz.