Netflix, geçen haftalarda 10 yıl sonra ilk kez abone sayısının azaldığını açıkladı. Bu açıklamayla paralel olarak piyasa değerinde de büyük düşüş yaşayan medya devi, çalışanlarına önümüzdeki aylarda da üye sayılarının azalacağını beklediğine dair mesaj göndermiş bile.
Peki ne oldu da bir dönem adeta tekel olan Netflix böyle zor bir durum ile karşı karşıya kaldı? Cevaplardan bir tanesi bu sorunun içinde zaten. Netflix birkaç sene önce tekeldi ancak artık dünya çapında Amazon Prime, HBO Max, Disney+; ülkemizde de BluTV, Exxen gibi rakipleri var. Muhtemelen Netflix artık hiçbir zaman önceki yıllardaki gibi tekel olamayacak.
Sosyal medyadaki yorumlardan da yola çıkarak ikinci bir nedenin de içerik olduğunu söyleyebiliriz. Hem ne demişler; “Content is the King”. Gerek Türkiye’de gerek dünyada; çoğu insan Netflix’teki içeriklerin kalitesinin düştüğünü, Netflix’in içerik konusunda pek seçici olmadığını söylüyordu. Tekelken bu durum pek sorun olmaz. Ancak rakipleriniz farklı içeriklerle kullanıcıların aklını çelmeye başladıysa içerik konusunda daha dikkatli olmanız gerekir.
Bir diğer neden ise; Netflix’in kullanıcılara dizileri sunma şekli. Aslında başlarda Netflix’in oldukça sevilmesine neden olan; bir dizinin tüm sezonunun tek seferde yayınlanması, rakiplerinin ortaya çıkmasıyla beraber Netflix için bir dezavantaj haline geldi. Rakip platformlar dizileri haftalık olarak yayınlayıp izleyiciyi kendine bağlarken Netflix bir dizi sezonunun bir günde tüketilmesine olanak sağlıyordu. Takipçisi olduğu dizileri hızlıca tüketen kullanıcılar, yeni sezon yayınlanana kadar Netflix üyeliklerini iptal ettiler bile.
Belki de en önemli etken ise; pandemi etkilerinin azalması. Geçtiğimiz iki sene, pandemi etkilerini büyük ölçüde hissettirirken hepimiz eve kapanmak zorunda kalmıştık. Evde yapılabilecek en iyi aktivitelerden biri ise Netflix’ten bir şeyler izlemekti. Sosyal hayatın ve çalışma hayatının normale dönmeye başlamasıyla evde geçirilen süre azaldı. İnsanlar daha sosyal aktiviteleri tercih etmeye başladı. Bu koşullarda Netflix’in eski popülerliğini yitirmesi de gayet normal.
Peki bu noktada çalışan deneyimi açısından biz kendimize nasıl dersler çıkarabiliriz? Anlattıklarımızı 4 ana başlıkta toplayalım:
Değişimin her alanda kaçınılmaz olduğu bir gerçek. Netflix bile olsanız buna uyum sağlamanız gerekiyor. Değişime adapte olabilen kurumlar, hangi sektörde olursa olsun, rekabetin de her zaman içinde oluyor. Çalışan deneyimine yatırım yapanlar ise her zaman lider!
Cengizhan Babacan / Copywriter
Birçok kişinin ve farklı kültürlerin bir arada olduğu çalışma ortamı içinde herkesin aynı şeye inandığı bir ahlak anlayışı yaratabilmek mümkün mü? Evet mümkün! Yazdığımız adımlarla etik bir kültür anlayışı yaratarak…
Uzaktan çalışma disiplini, çalışan deneyimi penceresinde çok yeni bakış açıları kazandırdı. Artık yapılması gerekenler, üzerine düşünülmesi gerekenler çok daha farklı. Bu durumun hem artıları hem eksileri var. Birçok araştırmadan çıkan verileri derledik.
Uzaktan çalışmanın hayatımıza girmesi ile artık bırakmamız gereken alışkanlara bir göz atalım!
Dünya Değerler Günü'nde değerinizi fark edin!
“Az çoktur” yani daha bilinen haliyle “Less is more” tabiri, genellikle mimaride, artık indirgenemeyecek kadar güzel bir şey yaratmak anlamına geliyor. Bu elbette günümüzde bir yaşam tarzı halini aldı ve bu sözden öğreneceğimiz çok şey var!
Uzaktan çalışma kültürü hayatımıza iyice yerleşmişken ve koltuğundan ayrılmaya pek de niyeti yokken, iş dünyasındaki dijital varlığımızı daha görgülü ve saygılı hale getirmek için birkaç ayrıntıyı sizlerle paylaşmak istedik.
Suadiye Mahallesi Bağdat Caddesi
No:399/B K:1 D:1
Kadıköy/İstanbul
You may contact us via hello@4c1h.com
or by filling the form below: