Uzun zamandır aklıma takılan bir konu sinema alanında insanlar arasında yapılan kıyaslamayla ortaya çıkan kültür ayrımcılığı. Tüketim kültürüyle birlikte gelen taraf tutmak, kalıplara sokmak gibi eylemler yüzünden insanlar kült olarak adlandırılan filmlerin sanat eseri olup olmadığını da sorgular duruma geldi. Bu ayrımlar genel olarak konu aksiyon / süper kahraman filmleri ve sanat (arthouse) filmleri olduğunda yaşanıyor. Bu çatışma sonucunda ise Arthouse veya genel görüşle önemli sayılan yönetmenlerin filmlerini takip ediyor olmak kişinin daha kültürlü olduğu algısını yaratıyor. Fakat bu durum aksiyon ve daha modern efektli filmler için maalesef aynı değil. Genelde bu tarz sinemayı takip edenler içinciddiye alınmayacak, çocukça gibi kalıplar takılıyor.
Halbuki son 10 yıldır sinema sektöründe yapımcıların ve seyircilerin çoğunluğunda süper kahraman filmlerine ilginin arttığını görebiliyoruz. Pandeminin ardından sinema salonları tüm dünyada açıldığında, önemli yapımcıların tamamı filmlerini ertelemeyi tercih etti. Hiç kimse insanların sinemaya ilgilerinin nasıl olacağını veya filmlerinin ne kadar hasılat yapacağını öngöremiyordu. Fakat salonlar açıldığında çıkış tarihlerini ertelemeyen Shang Chi filmi $432,243,292, Spider-man $1,913,882,986 ve bunlara ek olarak yakın bir zamanda çıkmış olan Top Gun: Maverick filmi $1,453,437,571 hasılat yaparak tüm dünyayı şaşırttı. Kapanması tahmin edilen birçok sinema salonu veya yapım şirketi bu rakamlar sayesinde devam etme gücü buldu ve “film sektörü artık öldü’’ gibi söylemlerin artık bir karşılığı olmadığı kesinleşmiş oldu.
Sonuç olarak bir filmi izlemeden önce, ‘’Çok aksiyon ve görsel efekt var, yeterince sanatsal değil’’ veya ‘’Sıkıcı sanatsal bir film olacak, hiçbir aksiyon göremeyeceğiz’’ demek yerine, bu filmlerin neden bazı kitleleri bu kadar etkilediğini ve bu filmlerin sinema sektörüne neler kattığını araştırarak ilerlemenin en mantıklı yol olduğunu düşünüyorum.
Bu gibi ön yargılarla aslında hayatımızın birçok noktasında karşılaşıyoruz.
Özellikle iş hayatında hepimizin en azından bir kez deneyimlediği bir durum. Özellikle çalışan deneyiminde insanı merkeze alan bakış açısı bu ön yargıların önüne geçmek için çok iyi bir önleyici.
Peki sinemada olduğu gibi hayatımızda da bu ön yargıları kolayca kırmak mümkün mü?
Neden olmasın!
Mithat Tuncel
Art Director
İş dünyasında sıkça "doğru iletişim kurmak" gerektiğinden bahsediyoruz. Problemlerimizi doğru anlatmak, daha iyi sunumlar yapmak, fikirlerimizi daha net bir şekilde ifade etmenin yöntemlerini araştırıyoruz.
Öncelikle İK’nın organizasyondaki yerini iyi anlamak ve anlatmak gerekiyor. Yetenek kazanımından, organizasyonel kültüre stratejik İK fonksiyonlarının öneminin kavranması çok kritik.
Bir animasyon filmi fanı olarak, geçen gün ikincisi vizyona giren "Ters Yüz" filmini izlerken filmin ana karakteri Riley'nin duygularıyla mücadelesine tanık oldum.
Sanatsal faaliyetlerde bulunmanın genel iş performansı üzerinde önemli bir etkisi olduğuna dair pek çok bilimsel çalışma var. Sanat, birçok biçimiyle, yaratıcılığı artırmak, stresi azaltmak ve bilişsel işlevi geliştirmek için güçlü bir araç ve tüm bunlar
Günümüzde, bilgisayarlar ve akıllı telefonlara son derece bağımlı bir yaşam sürüyoruz. Bunun bir sonucu olarak, dikkat süremiz de her geçen gün azalıyor. Bu durum, iş yerinde odaklanma ve performansı da doğrudan etkiliyor.
Gen Z ya da Z kuşağı; günümüzde markaların hem potansiyel müşteri hem de potansiyel çalışan olarak gözbebekleri diyebiliriz. Ancak değişim ve dönüşümün öncüsü bu kuşağı elde tutmak o kadar da kolay değil.
Suadiye Mahallesi Bağdat Caddesi
No:399/B K:1 D:1
Kadıköy/İstanbul
Formu doldurarak veya
hello@4c1h.com email adresi ile bize ulaşabilirsiniz.