Dünyanın hali, pandemi, evden çalışma, yoğun bir yıl, birçok işle aynı anda baş etmeye çalışma… Yıllar önce ülkemizde magazinel bir olay gibi ortaya çıkan ama son derece ciddi olan “tükenmişlik sendromu”nu tetiklemiş olabilir. Plaza dili ile konuşacak olursak “burnout” olmuş olma ihtimalimiz oldukça yüksek!
Yeni bir yıla yaklaşırken belki bu yılın üzerinizdeki etkilerini fark ettirecek, belki yeni yıl kararlarınızı etkileyecek bir tükenmişlik sendromu serisi hazırladık.
Önce düşmanımızı tanıyalım, sebeplerinizi ve onunla nasıl başa çıkılabileceğimizi öğrenelim, sonraki hafta ise çalışanları bundan korumak için nasıl bir kültür oturtmalıyız bunlara bakalım.
ABD’de yapılan araştırmalar, çalışanların %76’sının tükenmişlik yaşarken, %28'inin "çok sık" veya "her zaman" tükenmiş hissettiğini gösterdi. Esas garip olan ise, bu sayılara rağmen, çalışanların %59'u içinde bulunduğumuz yeni normalde, eskiye nazaran daha az izin alıyor ve evden çalışanların %42'si ise hiç izin almayı planlamıyor. İlginç değil mi? Önde gelen meditasyon uygulaması Headspace, ilkbahardan bu yana çalışanların ruh sağlığıyla ilgili kuruluşlardan gelen taleplerde %500 artış olduğunu bildirirken, dünya çapındaki çalışanların %70'i her zamankinden daha stresli olduklarını söylüyor.
Tükenmişlik sendromu da genellikle stresten kaynaklanan, kronik zihinsel, duygusal ve fiziksel yorgunluktan olarak ortaya çıkar, başarılardan duyduğunuz mutluluğu azaltır ve iş yerindeki amaç ve kimlik duygunuzu olumsuz etkiler.
Enerji düşüklüğü
Sürekli yorgun hissetmeniz, tükenmişliğin belirtisi olabilir. Stres ve depresyon, en küçük görevleri bile tamamlamak için enerjinizi ve motivasyonunuzu tüketebilir.
Fiziksel sağlık sorunları
Tükenmişlik hissetmenin fiziksel sağlığınız üzerinde de ciddi bir etkisi olabilir. Tükenmişlik yaşayan çalışanların hasta olma olasılığının çok daha yüksek olduğu ortaya çıkmıştır.
Olumsuz duygular
Sadece fiziksel değil zihinsel sağlığınız da etki altındadır. Sinirlilik, öfke, kin ve genel mutsuzluk halinin nedeni tükenmişlik olabilir.
Bağlılığı yitirmek
Bağlantısızlık ve motivasyonsuz hissetmek tükenmişliğin başlıca belirtileridir. Çalışan bağlılığını yitirmenin, ABD'ye yılda 500 milyar dolara mal olduğu söyleniyor. Aynı şekilde, olumsuz müşteri etkileşimleri, iş yerinde daha fazla hata ve kaza, artan çalışan kaybı ve daha fazla izin kullanma gibi birçok etki ile kârlılığınız düşebilir.
Yalnızlık hissi
İster işyerinde destek eksikliği ister boğucu bir şirket kültürü nedeniyle olsun, yalnızlık ve yabancılaşma tükenmişliğin yaygın belirtileridir. Sinirli ve hayal kırıklığına uğramış hissettiğinizde, iletişiminiz azalıp yalnızlık hissiniz artabilir.
Destek görmemek
İş arkadaşlarınız veya yöneticinizden destek almamak sizi olumsuz etkileyebilir. Yöneticiniz size yardım etmiyor hatta işinizi aktif olarak engelliyorsa, tükenmişlik yaşamanız sadece an meselesidir.
Stresli çalışma ortamı
Sağlık çalışanları, askerler, avukatlar, öğretmenler ve hatta müşteri hizmetleri temsilcileri gibi meslek alanları tükenmişliğe daha çok sebep olur
Ruhsal yatkınlık
Eğer özgüveniniz düşükse, mükemmeliyetçiyseniz veya öz değerinizi/kimliğinizi işinize bağlıyorsanız, tükenmişlikten kaçınmak çok daha zor olabilir.
Haksızlık
Farklı, haksız muamele tükenmişliği beslemenin kesin yoludur. Katkıların kabul görmemesi, ödüllendirilmemek, iltimas, adaletsiz kaynak tahsisi, aynı
İş için başkasının daha çok takdir görmesi gibi etkenlerle boğulurken motivasyon sağlamak elbette zor olacaktır.
(Y)etkisizleştirme
İşiniz üzerinde kontrol eksikliği inanılmaz derecede sinir bozucu olabilir. İster mikro yönetimden ister basit bir güven eksikliğinden dolayı işi bitirmeniz için gereken inisiyatif sağlanmıyorsa tükenmişliğin çok geçmeden ortaya çıkması muhtemeldir.
Çok fazla (veya tanımlanamamış) sorumluluk
Sürekli fazla mesai yapmak, mailleri mesai saatlerinden sonra ancak cevaplayabilmek veya sizden ne beklendiğini anlamakta zorlanmak... Tükenmişlik tarifi gibi geliyor mu? Fazla çalışmak, tükenmişlik için en açık kapı olsa da belirsiz iş sorumluluklarıyla uğraşmak da aynı derecede etkilidir.
Biraz da yaşanmış örneklere geçmeye ne dersiniz?
Pınar Yarar, 4C1H Kurucusu ve Kültür Tasarımcısı
5 yıl kadar önce, plaza dili ile konuşacak olursam ben de “burnout” oldum, yaşadıklarımı biraz aktarmak isterim. İçsel motivasyonunum yerlerde olduğu, değersizlik ve yetersizlik hissinin tavan olduğu zamanlardı. Sadece çalışıyordum ama çalışmak dahi istemiyordum, kimseyle bu durumu konuşmadan, yardım dahi talep etmeden, hep yaşadıklarımı geri plana atıyordum. Yukarıda da bahsedildiği gibi öfke ve mutsuzluk hayatımı kaplamıştı. Kendimi bu kadar hırpaladığım bir zamanda fiziksel sağlığımı da maalesef kaybetmiştim. Tiroit hastalığımın olduğunu öğrendiğim gün, bunun kabullenmesini yaşadım. Terapi almaya başladım ve burnout hissinden kurtulup hayatımı yeniden tasarlayacağıma dair kendime söz verdim!
Hayatımın nasıl değiştiğini ve neler yaptığımı da bir sonraki hafta yazacağım! :)
Umutsuzluğun sizi esir almasına izin vermeyin! Umarım kendiniz için atacağınız en ufak adım, sizi hep en ileriye taşısın!
Bu yazıda https://www.achievers.com/blog/burnout-job/ yazısından yararlanılmıştır.
İş dünyasında sıkça "doğru iletişim kurmak" gerektiğinden bahsediyoruz. Problemlerimizi doğru anlatmak, daha iyi sunumlar yapmak, fikirlerimizi daha net bir şekilde ifade etmenin yöntemlerini araştırıyoruz.
Öncelikle İK’nın organizasyondaki yerini iyi anlamak ve anlatmak gerekiyor. Yetenek kazanımından, organizasyonel kültüre stratejik İK fonksiyonlarının öneminin kavranması çok kritik.
Bir animasyon filmi fanı olarak, geçen gün ikincisi vizyona giren "Ters Yüz" filmini izlerken filmin ana karakteri Riley'nin duygularıyla mücadelesine tanık oldum.
Sanatsal faaliyetlerde bulunmanın genel iş performansı üzerinde önemli bir etkisi olduğuna dair pek çok bilimsel çalışma var. Sanat, birçok biçimiyle, yaratıcılığı artırmak, stresi azaltmak ve bilişsel işlevi geliştirmek için güçlü bir araç ve tüm bunlar
Günümüzde, bilgisayarlar ve akıllı telefonlara son derece bağımlı bir yaşam sürüyoruz. Bunun bir sonucu olarak, dikkat süremiz de her geçen gün azalıyor. Bu durum, iş yerinde odaklanma ve performansı da doğrudan etkiliyor.
Gen Z ya da Z kuşağı; günümüzde markaların hem potansiyel müşteri hem de potansiyel çalışan olarak gözbebekleri diyebiliriz. Ancak değişim ve dönüşümün öncüsü bu kuşağı elde tutmak o kadar da kolay değil.
Suadiye Mahallesi Bağdat Caddesi
No:399/B K:1 D:1
Kadıköy/İstanbul
Formu doldurarak veya
hello@4c1h.com email adresi ile bize ulaşabilirsiniz.