Geçen hafta sizinle, tükenmişlik sendromunun belirtilerini paylaşmış ve ta içimizden gerçek bir örnek ile bu önemli sorunu gözler önüne sermiştik.
Konu bu kadar önemli ve uzun olunca, anlatılacaklar da bir türlü bitmiyor! Tükenmişlik sendromuna çağımızın problemi diyoruz çünkü aslında yıllar önce de var olan bir problemken bunun lügatımıza girmesi modern insanın biraz daha kendiyle ilgilenmesi ile gerçekleşti. “Kendini dinleme öyle!” diyen büyüklerimizin bunu gerçek bir sendrom olarak görmesi elbette mümkün değil fakat ne mutlu ki “çağımız insanı” kendini dinlemeyi öğrendi. Öğrendi ve çözüm arıyor!
Düşmanı tanıdım ve onu yenmek istiyorum! Ne yapmalıyım?
Sizin iyi ruh halinizi destekleyen her şeyin sizin için öncelik haline gelmesi gerekiyor. Kişisel bakım, stratejiler üretmek…
Destek alın
Size iyi gelecek kişilerle zaman geçirin. İş arkadaşlarınızdan, yöneticinizden, ailenizden, arkadaşlarınızdan destek alın. Zevk aldığınız aktivitelere zaman ayırın. Gerekirse profesyonel desteğe başvurun.
Liderlerle iletişim kurun
Yanlış giden şeyleri yöneticinize aktarıp olumlu dönüş almak, tükenmişliği aşmanızı sağlayabilir. Elbette bunun işe yaramadığı durumlar da olabilir, bu noktada bir üst yönetim kademesine veya İK temsilcisine ulaşın. Hemen olmasa bile çözüm için uğraşılması sadece sizi değil, büyük ihtimalle çalışma arkadaşlarınızı da mutlu edecektir.
Şirketlerde zaman zaman yapılan geri bildirim anketleri bu sebeple çok yararlıdır.
İyi beslenin
İyi beslenmek, stres yönetimi için de çok önemlidir. Gerekli vitamin ve mineralleri almak, metabolizmanızı kötü etkileyecek öğünleri es geçmek vücudunuza olumlu yansıyacaktır.
İzin alın
Bazen tükenmişliği önlemenin en iyi yolu, kendinizi kaynaktan uzaklaştırmaktır. İşten uzakta biraz zaman geçirmek, yeni ve sağlıklı bir bakış açısı sağlayacaktır.
Yaratıcılığınızı keşfedin
Yaratıcı olmak ve üretken olmak aynı şey değildir. Yaratıcılığınızı besleyecek bir hobi edinmek ruh halinize olumlu yansıyacaktır ve stres seviyenizi azaltacaktır.
Çalışma alışkanlıklarınızı değiştirin
Bir manzara değişikliği bile her şeyi değiştirebilir! İster ihtiyaçlarınıza daha iyi uyan yeni bir program ister bazı farklı şeyler yapmak tam da ihtiyacınız olan şey olabilir. İşvereninizin, zaman veya konum açısından esneklik sağlıyorsa bunu değerlendirin.
Sağlıklı bir iş-yaşam dengesi sağlayın
Tükenmişliği önlemek için en önemli şey iş-yaşam dengesini sağlayabilmektir. Yapabildiğinizde izin almaya, iş düzenlemelerinizde esneklik sağlama çalışın. Ayrıca ekibinizle ve yöneticinizle birlikte karar alıp gerçekçi deadlinelar belirlemeye ve çalışma saatleri dışında kimsenin maillere cevap vermeyeceği konusunda net olmaya özen gösterin. En başta, çocuk bakımı, gönüllülük fırsatlar, evcil hayvan günleri, doğum günü izinleri yan haklara sahip işverenler seçmek iş ve ev yaşamınızı uyumlu tutmanın harika yollarıdır.
Farkındalık alıştırması yapın
Dikkatinizin dağıldığını veya stres altında olduğunuzu hissettiğinizde, meditasyon pratiği yapmak yardımcı olabilir. Böylece stres unsurunuzu, onun vücudunuzda yarattığı etkiyi ve hislerinizi fark edip etkisini azaltabilirsiniz.
Bir başka önemli farkındalık tekniği affetmektir. Ne olursa olsun hayatınızdaki tüm stres kaynaklarından kaçınmak imkansızdır. Bunu kabul etmek, suçlu hissetmekten, sinirlenmekten ve hayal kırıklığı hissetmekten daha zor olsa da uzun vadede daha etkilidir.
Egzersiz yapın
Egzersiz yapmak, stresi azaltmaya; zihinsel dayanıklılığı, konsantrasyonu ve yaratıcılığı artırmaya yardımcı olur. Ayrıca daha hızlı öğrenmeyi sağlar!
Uyuyun
Yeterince kaliteli uyku almak, zihinsel ve fiziksel sağlığınızı iyileştirmenin en iyi yollarından biridir. Yetersiz uyku, diyabet ve kalp hastalığı gibi kronik rahatsızlıkları tetikler, iş yerinde yaralanma riskini artırır ve üretkenlik kaybına neden olur.
Geçen hafta aktardığımız yaşanmışlığın devamına da göz atalım:
Pınar Yarar, 4C1H Kurucusu ve Kültür Tasarımcısı
Geçtiğimiz hafta 5 yıl önce burnout olduğum zamanı sizinle paylaştım.
Sağlık sorunun oluşması ile hem özel hayatım hem de iş hayatımda bazı değişiklikler yapmanın zamanı gelmişti. Bana Ayşe Birsel’in Sevdiğiniz Yaşamı Tasarlayın Kitabı rehber oldu. Hele ki yeniyi seviyorsanız, değişimin size iyi geleceğine inanıyorsanız, ki hep inanmalısınız, bana çok iyi geldi. Kitapta da bahsediyor, önce değerlerinizi belirleyip sonra da var olan hayatınızı bozuyor, yeniden kurguluyorsunuz. Anlatmanın çok kolay yapmanın da bir o kadar da zor olduğu aşikâr. Bu değişim, kendine güven ve cesaretle mümkün. Tabii ki bu süre zarfında terapi desteği de aldım. 4C1H’yi kurup özel hayatımdan çıkarmam gerekenleri de temizledikten sonra gelsin yeni hayat!
Şems’in lafı gibi: “Nereden biliyorsunuz hayatınızın altının üstünden daha iyi olmayacağını?” Benimki enfesmiş!
Evimi bile değiştirdiğim zamanlardı. Hayatınızın dönüm noktalarındaki insanların hayatınızdan gitmesi bir hayli zor olsa da yerine yenileri geliyor. Hatta siz kendiniz kaplıyorsunuz zaten kocaman boşluğu! O dönemde kendime bir motto da belirlemiştim “Cesaretin Özgürlüğündür” diye! Ne zaman eski örüntülerimze (patern) geri dönmek istesem, ağlayarak bu mottoyu söyledim kendime. Bunun üzerine çok konuşulur, yazılır ama içine girince aşılıyorsunuz buna emin olun! Bir yerde okumuştum insan her 7 yılda bir değişime ihtiyaç duyuyormuş. Bu bende 4 yıl. Şimdi bir yenisi daha geliyor hatta! O da başka yazıda
Kısacası, hayat tarzımızda ve kendimizde yapacağımız ufak değişikliklerin bile etkisi büyük olabilir. Kelebek etkisi yalan değil!
Bu yazıda https://www.achievers.com/blog/burnout-job/ yazısından yararlanılmıştır.
Birçok kişinin ve farklı kültürlerin bir arada olduğu çalışma ortamı içinde herkesin aynı şeye inandığı bir ahlak anlayışı yaratabilmek mümkün mü? Evet mümkün! Yazdığımız adımlarla etik bir kültür anlayışı yaratarak…
Uzaktan çalışma disiplini, çalışan deneyimi penceresinde çok yeni bakış açıları kazandırdı. Artık yapılması gerekenler, üzerine düşünülmesi gerekenler çok daha farklı. Bu durumun hem artıları hem eksileri var. Birçok araştırmadan çıkan verileri derledik.
Uzaktan çalışmanın hayatımıza girmesi ile artık bırakmamız gereken alışkanlara bir göz atalım!
Dünya Değerler Günü'nde değerinizi fark edin!
“Az çoktur” yani daha bilinen haliyle “Less is more” tabiri, genellikle mimaride, artık indirgenemeyecek kadar güzel bir şey yaratmak anlamına geliyor. Bu elbette günümüzde bir yaşam tarzı halini aldı ve bu sözden öğreneceğimiz çok şey var!
Uzaktan çalışma kültürü hayatımıza iyice yerleşmişken ve koltuğundan ayrılmaya pek de niyeti yokken, iş dünyasındaki dijital varlığımızı daha görgülü ve saygılı hale getirmek için birkaç ayrıntıyı sizlerle paylaşmak istedik.
Suadiye Mahallesi Bağdat Caddesi
No:399/B K:1 D:1
Kadıköy/İstanbul
You may contact us via hello@4c1h.com
or by filling the form below: