Normalleşme sinyalleri ve ileriye dönük bakış açıları akılları oldukça meşgul ediyor, biliyoruz. Araştırmalar ve örnekler peşinde koşuyor, geleceği, yeni çalışma şeklini merak ediyoruz. İnsanın ihtiyaçlarını göz önüne alan, harmanlanmış yeni deneyim alanlarının nasıl tasarlanacağı konusunda kafalar oldukça karışık.
Deem ve Fast Company bir süre önce Destination Innovation'a ev sahipliği yaptı ve insan merkezli tasarımın; seyahat, öğrenme ve zaman-mekân bazlı çalışma hakkındaki düşüncelerimizi nasıl dönüştürdüğünü tartışmak üzere uzmanları bir panelde ağırladı. Biz de farklı bir bakış açısı sunması için panelin çıktılarını sizinle paylaşmak istedik.
Biliyoruz ki Koronavirüs süreci, kurumsal ve özel alanlardaki etkileşim biçimini oldukça değiştirdi. Eşleriyle ya da çocuklarıyla evde zaman geçirmek durumunda kalan çalışanlar veya aileleriyle beraber yaşayan öğrenciler kendilerine bir alan oluştururken bocaladı. Bununla beraber çalışma arkadaşları ile olan etkileşimler de aynı şekilde değişti ve dönüştü, kişisel bağlar kurmak bir nebze zorlaştı. Normalleşme sürse de hayatımızı etkileyen bu gerçeklerin çoğu geçerliliğini ileride de koruyacak gibi. Bu yüzden çalışan ve kullanıcı deneyimi, süreç ve alan tasarımı yeniden düşünülmeli, insana yönelik ihtiyaçlar göz önüne alınmalı.
Dijital ürün tasarım şirketi InVision'ın, Kıdemli Ürün Başkan Yardımcısı Jeff Chow, "Şu anda birbirinden kopuk bir deneyime sahip olamazsınız. Kurumlar, daha iyi çalışan ve müşteri deneyimi yaratmak için çok çalışmalı, güvenlik ve verimliliği artırmak için çözümler üretmeli.” diyerek önümüzdeki yeni dönemin amacını veriyor. Panelin diğer çıktıları ise şöyle:
Daha İyi Alanlar Tasarlamak
Savannah Sanat ve Tasarım Koleji (SCAD) Endüstri İlişkileri Başkan Yardımcısı Khoi Vo, yeni düzeni şöyle vurguluyor: “Hali hazırda hem ev hem ofis işlevindeki yaşam alanlarımız gelişmek zorunda kalacak… Mesela, tasarımların, ofislere dönüştürülebilen esnek alanlar ve ortamındaki gürültüyü azaltacak şekilde tasarlanmış akustik öğelerle, evden çalışma trendini hesaba katması gerekiyor.”
Ayrıca iş yerleri de merkeziyetçi olmayan, uzaktan çalışmaya benzer bir yapıda görüneceğe benziyor. Vo, “Çalışanların bir kafede veya evde gibi hissedebileceği bütüncül bir çalışma alanı yaratılabilir.” diyor. "Ve geleceğin iş yeri, tüm bu farklı insanların, onların alışkanlıklarının ve üretken olmak için neye ihtiyaç duyduklarının bir toplamı olacak." diye ekliyor.
Tüm bu değişimin önemli ve olumlu bir sonucu ise iş yerlerinin daha geniş bir yetenek yelpazesi için erişilebilir hale gelmesi. McKinsey'nin ortağı Melissa Dalrymple ise ihtiyaç çeşitliliğini sağlamakta esnek olunması gerektiğini, erişilebilirlik ve engellilik gibi konularda, tasarımcıların daha önce göz önüne almadığı ihtiyaçları gidermek zorunda olduğunu belirterek, iş dünyasının değişen dinamiğini anlatıyor.
Dijital ve Fizikselin Dengelenmesi
Çalışma ve eğitim hayatı için uzaktan seçenekler bazen oldukça faydalı olabiliyor. Örneğin, SCAD’deki dijital öğrenme platformu öğrencilerine nasıl öğrenecekleri konusunda esneklik sağlıyor. Vo, ister eşzamanlı ister eşzamanlı olmadan (synchronously ya da asynchronously) öğrenim yaptıklarını, öğrencilerin yüz yüze ya da çevrim içi olarak profesörlerle görüşebildiğini ama aynı zamanda birçok bilgiye internetten ulaşabildiğini anlatıyor. Böylece öğrencilerin farklı zaman dilimleri arasında öğrenebilmesi ve iş birliği yapabilmesi sayesinde proje tabanlı çalışmalarda daha verimli olduğunu söylüyor.
Öte yandan uzaktan çalışma ise iş arkadaşlarıyla ilişki kurmanın veya yeni fikirlerin ateşlenmesinin zor olacağı anlamına da gelebiliyor. Chow, kişisel iletişimdeki ufak anların ya da “evet işte bu!” anlarının kaydolmasına vurgu yapıyor ve dijital ortamların bunları ele alacak özellikte olması gerektiğine değiniyor. Örneğin, SCAD öğrencileri, kişisel etkileşim kurmak için “Hallway” adlı bir platform geliştirmiş ve koridorda birbirine rastlama hissinden beslenerek beraber oyun oynayabiliyorlar.
İyi İletişim Her Zaman İşe Yarar
Dalrymple, değişen çözümler kullanıcı deneyimini etkilediği için şirketlerin, iletişimlerini sundukları çözümler etrafında şekillendirmesinin önemli olduğunu söylüyor. Ona göre, şirketler attıkları adımları ve nedenini açıkça anlatmalı ve hatta müşterilerin iyiliği için kendilerini geri plana atmalı. Çünkü biliyoruz ki zor zamanlardan güçlü çıkmanın yolu, zorlukları birlikte aşmak…
Vo ise “Tasarım bir süreç, ilk seferde hemen bir başarı elde etmeyeceğiz ama bu herkesin yer alması gereken bir değişim süreci." diyerek konuşmasını bitiriyor.
Son cümle aslında süreci de özetliyor. Hepimizin bocaladığı bu süreci değişerek, dönüşerek ve öğrenerek, en önemlisi ise çevremize kulak vererek atlatmalıyız. Bu yüzden çalışanları dinlemeyi, fikrini sormayı önemsiyor ve süreç tasarımında bunu önceliklendiriyoruz. İşveren markası yaratım sürecinde olduğu gibi uzaktan veya hibrit çalışmayı tasarlarken de çalınacak ilk kapı, onu deneyimleyen ekibe ait olmalı.
Bu yazıda https://www.fastcompany.com/90614268/its-time-to-start-designing-for-the-future ‘dan yararlanılmıştır.
Bu metinde deneyim sözcüğünün çeşitli karşılıkları üzerinde durarak bilgilerimi tazelemek istiyorum. Tıpkı yeni bir sözcük türetmek için ölü dillere dönerek oradan kök almak gibi, deneyim sözcüğünün çeşitli disiplinlerdeki anlamlarına bakarak yeni fikirle
Felaketi bire bir yaşayanlar oldukça zor bir dönemden geçerken, uzaktan takip eden bizler de ikincil travma sahibi olduk. Hepimiz çalışırken bile haberleri dinliyor, depremzedelerin acılarına ortak olmaya çalışıyoruz. Peki bu süreçte, ikincil travmaya sa
Bu ay okuduğum bir makale* beni kurumsal nezaket kavramını düşünmeye sevk etti. Kurumsal nezaket, bir kurum içerisindeki çalışanların, liderlerin kendi ekip arkadaşlarıyla, müşterileriyle, tedarikçileriyle iletişim kurarken bunu saygı, empati ve nezaket ç
Geçtiğimiz hafta bir müşterimiz ile yaptığımız toplantıda, üzerinde sonradan da epey düşündüğüm bir soru geldi: ‘Bu kadar yüksek enflasyonun, rekabetin olduğu bir ortamda ben değerler iletişimi ile çalışanların gözündeki inandırıcılığımı nasıl sağlarım, o
Bu blogda bugüne kadar pek çok psikolojik ve hatta edebi olguyu çalışan deneyimiyle ilişkilendirdik. Çalışma hayatı doğası gereği birçok farklı alandan öğeleri içinde barındırıyor ve biz de onu bu öğelerle açıklayabiliyor, anlamlı hale getirebiliyoruz. Bu
2022’yi iyisiyle kötüsüyle geride bıraktık. Ülke gündemi bir yana benim için yeniliklerle dolu bir seneydi. Bu yeniliklerden biri de 4C1H ile başlayan yolculuğum oldu. Temposu yüksek, keyifli ve bir o kadar da öğretici bir yıl geçirdim. Peki neler mi öğre
Suadiye Mahallesi Bağdat Caddesi
No:399/B K:1 D:1
Kadıköy/İstanbul
Formu doldurarak veya
hello@4c1h.com email adresi ile bize ulaşabilirsiniz.