Bir kitap okudum, hayatım değişmedi ama kendime koyduğum sınırların aslında zihnimin yarattığı sınırlar olduğunu keşfetmemi sağladı.
Bahsettiğim kitap Deniz Kayadelen’in, “Limitlerin Ötesinde” kitabı.
Yazar, kendi hayatından örnekler vererek sınırları aşma yolcuğundan bahsediyor.
Kitapta en çok geçen kelimeler sınır, güvenli alan, konfor alanı...
Bu kelimeler aslında ilk okunduğunda olumlu bir durumu çağrıştırsa da; zaman zaman kişinin potansiyeline ket vurması anlamına da gelmekte. Bir bakıma kendi yapabileceklerimizi bilmeden, görmeden hatta hiç denemeden onlardan hemen vazgeçmek olarak da tanımlanabilir.
Güvenli alanda kalmak hayatın her noktasında sıklıkla tercih ettiğimiz bir durum. Alışkanlıkları değiştirmemek ya da ekstra bir eforla yeni bir yola girmemek adına sık sık konfor alanımız içerinde kalırız.
Kitap boyunca bu durum kendi kendimizi engelleyerek potansiyelimizi göremediğimiz şeklinde ele alınmakta.
Bu durum sadece bir duygu, durum veya davranış için geçerli değil. İkili ilişkilerde ve iş hayatında da sıklıkla güvenli alan içerisinde kalmayı tercih ederiz. Kötü bir ilişkinin içerisindeyken “Ya yalnız kalırsam?”, “Tek başıma ne yapabilirim ki?” gibi sorularla kendimizi olumsuz bir durum içerisinde tutarız. Her ne kadar kendimizi korumak istesek de aksine kendi hislerimize ve benliğimize zarar veririz.
Bu gibi düşünceler iş hayatında da sık sık karşımıza çıkmakta. İşten çıkarılma ya da daha iyisini bulamama korkusu ile gerçek hislerimizi belirtmeyip bir mutsuzluk içerisinde kalabiliriz. Ya da “Ya yapamazsam?” diyerek başka bir alana yönelmekten vazgeçeriz.
Hiçbir şey kolay yoldan öğrenilmiyor ya da başarılmıyor. Bu sebeple konfor alanımızdan çıkmadan da kendi sınırlarımızı görmek asla mümkün değil. Yaşadığımız zorluklar sayesinde gelişim alanımızı genişletebiliriz. Korkuların hayatımızın sınırlarını belirlemesine izin vermeden yürüdüğümüz yolda bir adım daha atabiliriz.
Kitaptan bir cümle ile bitirelim:
“Hiçbir şey imkansız değildir.”
Kendi düşüncenize yerleştirdiğiniz sınırların dışında başarabileceklerinizin hiçbir sınırı yoktur.
Hiçbir şey sizi durduramaz!
Dilay Göksu KUŞ
Art Director
Bu metinde deneyim sözcüğünün çeşitli karşılıkları üzerinde durarak bilgilerimi tazelemek istiyorum. Tıpkı yeni bir sözcük türetmek için ölü dillere dönerek oradan kök almak gibi, deneyim sözcüğünün çeşitli disiplinlerdeki anlamlarına bakarak yeni fikirle
Felaketi bire bir yaşayanlar oldukça zor bir dönemden geçerken, uzaktan takip eden bizler de ikincil travma sahibi olduk. Hepimiz çalışırken bile haberleri dinliyor, depremzedelerin acılarına ortak olmaya çalışıyoruz. Peki bu süreçte, ikincil travmaya sa
Bu ay okuduğum bir makale* beni kurumsal nezaket kavramını düşünmeye sevk etti. Kurumsal nezaket, bir kurum içerisindeki çalışanların, liderlerin kendi ekip arkadaşlarıyla, müşterileriyle, tedarikçileriyle iletişim kurarken bunu saygı, empati ve nezaket ç
Geçtiğimiz hafta bir müşterimiz ile yaptığımız toplantıda, üzerinde sonradan da epey düşündüğüm bir soru geldi: ‘Bu kadar yüksek enflasyonun, rekabetin olduğu bir ortamda ben değerler iletişimi ile çalışanların gözündeki inandırıcılığımı nasıl sağlarım, o
Bu blogda bugüne kadar pek çok psikolojik ve hatta edebi olguyu çalışan deneyimiyle ilişkilendirdik. Çalışma hayatı doğası gereği birçok farklı alandan öğeleri içinde barındırıyor ve biz de onu bu öğelerle açıklayabiliyor, anlamlı hale getirebiliyoruz. Bu
2022’yi iyisiyle kötüsüyle geride bıraktık. Ülke gündemi bir yana benim için yeniliklerle dolu bir seneydi. Bu yeniliklerden biri de 4C1H ile başlayan yolculuğum oldu. Temposu yüksek, keyifli ve bir o kadar da öğretici bir yıl geçirdim. Peki neler mi öğre
Suadiye Mahallesi Bağdat Caddesi
No:399/B K:1 D:1
Kadıköy/İstanbul
Formu doldurarak veya
hello@4c1h.com email adresi ile bize ulaşabilirsiniz.