6 Şubat’ta hepimiz korkunç bir sabaha uyandık.
Birçoğumuz için kaygı yaratan yeni bir deneyimdi, çaresizlikti. Yaşanan tablonun boyutu büyüdükçe bu kaygımız da aynı oranda arttı.
Felaketi bire bir yaşayanlar oldukça zor bir dönemden geçerken, uzaktan takip eden bizler de ikincil travma sahibi olduk. Hepimiz çalışırken bile haberleri dinliyor, depremzedelerin acılarına ortak olmaya çalışıyoruz.
Peki bu süreçte, ikincil travmaya sahip çalışanlar olarak neler duymak isteriz?
“Arkadaşlar, herkes iyi mi?”
Birinci dereceden yakınlarımız zarar görmese bile bir insanı kaybettiğimize şahit olmak oldukça ağır. İş akışı devam ederken, yardım çabalarına ortak olan ve günlük işlerini planlayan çalışanlara lider olarak “Nasılsın?” sorusunu yöneltmek oldukça önemli. Böylelikle liderlerinin yanında olduğunu bilen çalışanlar, bu zor zamanlarda yüklerini bir nebze olsa da hafifletebilirler.
“Sizi ne yapmak iyi hissettiriyor?”
Bu dönemde bazımıza çalışmak iyi geldi, bazılarımıza yardım kolilerine yardım etmek ya da hiçbir şey yapmadan sadece durup duvara bakmak. Günlük işlerinizi planlarken çalışanlarınızla 1-1 görüşmelerin sıklığını artırmak, duygularını paylaşmasına izin vermek oldukça önemli. Böylelikle ortak paydada buluşan aksiyonlar alınabilir.
“Size iyi geleceğini düşündüğüm bir seminer planladım.”
Deprem bölgesindeki insanların acılarına ortak olmaya çalışırken bir dakikalık kendimize dönüp neler hissettiğimizi, neler yaşadığımızı düşünelim. Bu durumu daha önce yaşayanlar da olabilir, ilk kez karşılaşanlar da.
Her iki durumda da hepimizin profesyonel biriyle konuşmaya, acılarımıza neyin iyi geleceğini duymaya, daha fazla yardım edebilmek için güçlü kalmaya ihtiyacımız var. Alanında uzman birçok psikolog ile iletişime geçerek çalışanlara özel seminerler düzenlemek bu dönemi daha kolay atlamalarına yardımcı olacaktır.
“Haydi gelin, neler yapabileceğimizi konuşalım.”
Yapacağımız her yardımın mutlaka bir hayata dokunduğu bir dönemden geçiyoruz. Yapılacak yardımlara karar verilirken çalışanlarla kolektif olarak düşünmek, sürece dahil etmek onları iyi hissettirecektir. Birlikte yardım kolileri hazırlamak, bağış yapılabilecek vakıfları, kooperatifleri belirlemek beraberlik ruhunu pekiştirecek, yardım etmenin iyileştirici gücünden faydalanacaklardır.
“Ben hep buradayım.”
Sadece zor zamanlarda değil her zaman, liderlerin çalışanlarla iletişim kurabilmeleri, düşüncelerini paylaşmalarına imkan sunmaları oldukça önemli. Güven ortamının yaratıldığı, çalışanın iyi ve bağlı hissedeceği bir kurum kültürüne sahip olmak özellikle bu dönemde iyileştirici olacaktır.
Hepimiz için oldukça zor bir dönem. Acımız ve duygularımız tarifsiz.
Beraberliğimizin gücünden beslenerek birbirimizi anlamak ve birbirimize iyi gelmek dileğiyle.
Pelin Teksin
Content & Account Manager
Birçok kişinin ve farklı kültürlerin bir arada olduğu çalışma ortamı içinde herkesin aynı şeye inandığı bir ahlak anlayışı yaratabilmek mümkün mü? Evet mümkün! Yazdığımız adımlarla etik bir kültür anlayışı yaratarak…
Uzaktan çalışma disiplini, çalışan deneyimi penceresinde çok yeni bakış açıları kazandırdı. Artık yapılması gerekenler, üzerine düşünülmesi gerekenler çok daha farklı. Bu durumun hem artıları hem eksileri var. Birçok araştırmadan çıkan verileri derledik.
Uzaktan çalışmanın hayatımıza girmesi ile artık bırakmamız gereken alışkanlara bir göz atalım!
Dünya Değerler Günü'nde değerinizi fark edin!
“Az çoktur” yani daha bilinen haliyle “Less is more” tabiri, genellikle mimaride, artık indirgenemeyecek kadar güzel bir şey yaratmak anlamına geliyor. Bu elbette günümüzde bir yaşam tarzı halini aldı ve bu sözden öğreneceğimiz çok şey var!
Uzaktan çalışma kültürü hayatımıza iyice yerleşmişken ve koltuğundan ayrılmaya pek de niyeti yokken, iş dünyasındaki dijital varlığımızı daha görgülü ve saygılı hale getirmek için birkaç ayrıntıyı sizlerle paylaşmak istedik.
Suadiye Mahallesi Bağdat Caddesi
No:399/B K:1 D:1
Kadıköy/İstanbul
You may contact us via hello@4c1h.com
or by filling the form below: