Geçtiğimiz hafta gerçekleşen FOW.Connect’in üçüncü buluşması “Belirsizlikte kendine yol açmaya hazır mısın?” webinarının konuğu, Gestalt Terapisti Prof. Dr. Hanna Nita Scherler’di. Nita ile sohbet ettik, dinledik, bu duygu dolu günlerde kendimizle temas etmenin önemini dinledik.
Aranızda dinleyici olanlar varsa hatırlayacaklardır; sohbet başlarken bir anket yapıldı. Ve şu soru soruldu: Bu dönemde en çok hangi duyguları hissediyorsunuz?
Gelecek endişesi %59
Korumasız %21
Öfkeli %11
Tahammülsüz %15
Yorgun %31
Yalnız %14
Anlayışlı %19
Umutlu %27
Sevgi dolu %14
Hayalperest %10
Salgınla mücadele edilen bu dönemde bilin bakalım en yüksek oyu ne aldı? Tabi ki hepimizin kabusu: gelecek endişesi! Kira, fatura, okul taksidi, işlerin devamlılığı, hayat pahalılığı vs. derken gelecekten endişe duymayan kaçımız var ki? Bir de üzerine kendimizin ve sevdiklerimizin sağlığı ekleniyor. Böyle durumlarda kendimizi ya da bir başkasını teselli etmeye çalışmak anlamsız ve boşa bir çaba olacaktır. Bırakın, aksın duygularınız, sonuna kadar yaşayın. O duygu ile temas etmeyi öğrenin. Eninde sonunda elbette ki geçecek. Ve unutmayın, yalnız değilsiniz ve ge çe cek.!
Yorgun! En çok oylanan diğer duygu durumu. Tabii ki yorgunsunuz, yorgunuz. Çünkü evin içinde bölünüyoruz. En başta kendi ihtiyaçlarınız ve onlara zaman ayırma mecburiyetiniz, e varsa bir de evde birlikte yaşadığınız bireyler, çocuklarınızın, sevimli dostlarınızın, aile büyüklerinizin ihtiyaçları... İş, ev, kişisel aktivite derken iyice yoruluyor insan. Peki ne yapmalı?
Ne demişler, önce can, sonra canan! Uçakta bile oksijen maskesini önce kendinize takıyorsunuz. Bu bencillik değil; “arabanızın benzini bitiyorken benzin istasyonuna uğramamaya benzer, kendine vakit ayırmayan insan” demişti bir yazar. Yani önce kendinize alan açın. Kendinize sizi deşarj edecek aktiviteler, dinlenmeler için zaman yaratın. Hiçbir şey yapamıyorsanız, duşta kaldığınız süreyi uzatın, maksat kendinizle baş başa kalabilecğiniz bir an ve alan yaratabilmek. Sınırları koruyun!
Umut her zaman hepimizin içinde! Pandora’nın kutusunda kaldığı günden beri bizi ayakta tutuyor, gönlümüzü ferahlatıyor. Umut hep var! Her yeni doğan güneşte her yeni doğan günde, her nefeste!
Korumasız, anlayışlı, tahammülsüz, sevgi dolu, yalnız, öfkeli, hayalperest… Duygularımız tam bir şelale durumunda, seçip seçip kullanıyoruz. Burada unutmamak gereken şu ki bu duyguları hep birlikte paylaşıyoruz. Bir kitleye ya da gruba ait olma hissi insanı her zaman iyi hissettirir. Yalnız olmadığınızı sürekli olarak hatırlatın kendinize. Hepsi geliyor ve hepsi geçiyor. Duyguları tutmak onlarla mücadele etmek yerine biraz daha esnek olmayı, duyguları kabul ederek geçmesine izin vermeyi deneyebilir misiniz? Bakın bakalım düşünceleri, hisleri uzaklaştırmaya çalışmadan ya da onları tutmadan, onlara tutunmadan gelip geçmelerini izlediğinizde ne hissediyorsunuz?
Korumasız hissediyorsanız güvende olduğunuzu hatırlatın kendinize. Anlayışlı olduğunuz anları çoğaltın. Tahammülsüz olduğunuzda olaylara sevgi dolu yaklaşıp yaklaşamayacağınızı değerlendirin içinizde. Öfkeli olduğunuzda ifade etmenin yollarını arayın.
Yalnız… Yalnız olabilir misiniz? Tabii ki hayır. Zaten bu anket de gösteriyor ki bütün bu duyguları hepimiz her gün, her an, her hafta, yaşarken yalnız değiliz!
Hayalperest…Bu çok Pollyanna mı geldi? Ama değil. Toplumsal algıları, hayal kurmanın gerçeklikten uzak olduğunu söyleyen ağızları bir kenara bırakın. Hayal kurun. Bu da sizin zor günleri atlatmak için manifestonuz olsun!
Derin bir nefes alın. Eğer okumadıysanız Nita ve Alp’in sohbetinden derlediğimiz yazıyı da okumanızı öneririz.
Tatlı hayaller!
Bu haftanın FOW.Connect’i ise bu Cuma, detaylar da çok yakında!
Bizi izleyeme devam!
the 4C1H team
Belirsizliğin giderek arttığı dönemlerde çalışanların motivasyonunu yüksek tutmak, şirketlerin güçlü kalabilmesi için olmazsa olmaz.
Günümüzde teknoloji hızla ilerliyor, yapay zekâ ve otomasyon neredeyse her işin bir parçası haline geldi. Artık pek çok işimizi bu teknolojik yardımcılarla daha hızlı ve verimli yapabiliyoruz. Ama ne olursa olsun, iş hayatının merkezinde hala insana özgü
Gün içinde kendimizi akışa kaptırıyoruz. Uzayıp giden yapılacaklar listesi, bitmek bilmeyen toplantılar ve yetişmesi gereken işler arasında kendimizi bir döngüye sıkışmış gibi hissetmek oldukça normal.
İK ekipleri, iki farklı kuşağın arasında kalmış durumda, adeta bir köprü kurma sanatıyla uğraşıyor. Bir tarafta detaylı raporlar ve düzenli toplantılar bekleyenler, diğer tarafta kamerası kapalı toplantıya katılanlar…
Hikaye anlatıcılığı, insanlarla güçlü bir iletişim ve bağlantı kurmanın etkili yöntemlerinden biri. Aynı zamanda, her beceri gibi, yeterli ilgi ve çalışmayla geliştirilebilen bir beceri.
Yapay zeka, İnsan Kaynakları süreçlerine ciddi bir derecede entegre olmuş durumda. “GenAI One Year Later” başlıklı Gartner Webinar’ında Eser Rızaoğlu’nun aktardığına göre, 2022 yılında İK fonksiyonlarının %52'si GenAI’ı keşif aşamasındayken, bugün %49'u b
Suadiye Mahallesi Bağdat Caddesi
No:399/B K:1 D:1
Kadıköy/İstanbul
Formu doldurarak veya
hello@4c1h.com email adresi ile bize ulaşabilirsiniz.